ÇUKURLAR
Kaç dikiş var güvenişlerimde bilmiyorum,
Sanki her yanından hayal kırıklığı sızıp sızlatıyor bir yanımı, Dudaklarımın her bir çatlağında durgun damlalar var, Sanki geceden sızmış ve kurumayı bekleyen irili ufaklı acı damlalar, İçimde beni sağa sola sürükleyen bir çıplak bir rüzgar var, Hep kış kadar soğuk aklımın kuyruğuna takılanlar, Hüzün yalnızlığın koynunda sereserpe, Tanrı günahtan saymıyor olsa gerek, Kalbim aşktan doğmuş faili meçhul bir hüzne gebe, Defalarca karalanmış bir hayatım var, Ne çok üstü çizilip göz ardı edilmiş mutluluklarım, Kurşun kaleme benzeseydi diyorum bazen acılar, Silmek kadar, dinmesi de daha kolay olurdu belki de, Düşünmek zorunda kalmazdı aklım, Ya da hayat hastalıklı bir bunak gibi gelmezdi o zaman her nefes alışında, Belki de geçmişim usanmışlığa bürünüp başlamazdı bugünümü soldurmaya, Acının en koyu rengi bir kadının gözyaşı olsa gerek, Siyah bir sonbaharın en kasvetli günü solup giden bir yüreğin çığlıklarına denk, Ya da her şairin son şiiri gibi nokta koyuşları, Beklemezdi uçurumun dibinde içindeki ölene dek, Sevilmek bazen dindiren bir merhem gibi, Ama tedavisi olmayan bir hastalık gibi sevmek, Beyazlar örtündü hayat dondurdu tutunduğu her yanı, Ben ise temizlenemedim senden sonra, Ne de kirlenmişim meğer ki yalnızlıktan yana, Beyazlar kalktı sonra ortadan, Kurudu herşey, Bense yeniden doğup açamadım bir kelebegin kozasında, Unutmuş,unutuldugunu kabullenmiş gibi.. Birgün de olsa.. Sonra ben bir şair olarak anladım ki, Mecburum her satırımda sözlerimi kaçırsam da sana batmaya, Kaç periye inanıp bıraktım seni alır diye göz altlarıma, Bak...işte yine burdasın, Sanırım Tanrı yakışırsın diye koymuş seni mor çukurlarıma.. |