0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
3193
Okunma
Hiç varolmamış aşkı yazan sokaklarında portakal çiçeği kokulu şehrin,
yediverenler de bezese ruhumu,
göğsümde karmakarışık bir sızı,
nereye baksam sen!
Perdesi çekili fettan sırların,
zifir kınalı düşlere sığınan makamsız ezgisini mırıldanan gece.
Al yanı başımdan onu!
Sere serpe bakışların öpülesi buğusuna küskün duygular,
usul usul serilen grinin çılgın özleyişinde çiseleyen efkâr.
Yaşanmamış hazanın kuytusu,
kül grisi kaldırımlarla sarmaş dolaş bahtım.
Lapa lapa yağan hüznün buz kesmiş sessizliğinde,
ne özge figândır yüreğimi inleten!
Heyhat!
Çiy düşmüş arzuların kırık dökük fütûrsuzluğunda yitmekse de sevmek,
tek buselik ömrün mahpusunda yakılır sevda türküleri aheste.
Kalbimdesin dedi şaşkın!
Masum vazgeçişlerin makûs firarı biçare tükenişler,
ters yüz edilmiş resmin tuvalsiz hayalindeki riya!
Ve zoraki tebessümünde mavinin,
unuttuğuna inanmaktır evla!