KAPIMIZDA KIYAMET
O ruhundan üfledi düşüverdik dünyaya
Bir elmayla kovulduk, yaprak öğretti haya Belli müddet yürüdük, bakınarak etrafa Hem keyifli, hem leziz, hem ihtiyaç var ava Çok zor geldi yürümek, yerleşelim istedik Dam koyduk başımıza, sevdik süsü, estetik Doğumdan pay çıkarıp , toprağa tohum ektik Yaratıyoruz sanıp, Yaradana özendik Karınlar tok sırtlar pek, olunca biraz fazla Hırsla, kibirle coştuk, yetinmez olduk azla Akıllıyız güçlüyüz, alemin hepsi bizim Sanki kendimiz yaptık, yedi kat arşı dizim Savaş açtı bazısı, ölüme ve doğaya Bilim dedi tek gerçek, yeneceklerdi güya Kimi ilim diyerek, düştüler bataklığa Yaradanı ararken, girdiler ortaklığa Bilmez miydi Hak, Mevla, yarattığı kulunu Son bir uyarı Kur-an, vahiy etti nurunu Bilim elbet hizmettir, anlarsan adabıyla İlk emri bize "Oku" ama!!! Rab’bin adıyla Geçti bunun üstünden bin yıldan daha fazla Geldiğimiz son durum, yalnız yaşanır hazla Doymak için avımız, hayvanlar ve bitkiydi İnsanlık nesli için, cellat kostümü giydi Uçurdu bilim bizi, rüyadayız diyorsan İlim irfan tükendi, ziyandayız ey insan Koy zekanı önüne, biraz ruhunda dolaş Kapımızda kıyamet, neden yok sende telaş Böbürlenme dünyadan, gittin diyerek aya Topladığın güç bela, üstünden üç beş kaya Gittiğin yer alemde, bir adım bile etmez Başlamazsan Rab’binle, aklın idraka yetmez Döner isek en başa, yine malum elmayla Yürümeyiz umarım yine aynı kafayla İlim, bilim birlikte yürümezse Hak diye Şeytana edilecek, bütün alem hediye... Erkan Yücel |