Canım Babam
Hiç gitmeyecek sandığım Canım Babam...!
Aşure kasesi gibi çeşit çeşit hastalığın yuvalandığı, evimizin direği, gölgesinde serinlediğimiz koca çınar gövdeni içime mıhlayıp, Gittin ya... Çooooook canım yandı. Gidişinle birlikte, kayan yıldızlar mezarlığına, içimden bir Dünya kaydı Ve Güneş’in girdiği pencerem kapandı. Bir bulutun kaderi vardı sende, Gittin ya... Gölgesiz kaldım. Düşlerim bağ bozumu, Senden sonra bozkıra döndü bahar. Omuz arayınca boş duvarları göstermeyecek, acıları kucaklayacak, Annemin beyaz atlı prensi yok artık. Un ufak oldu yaslandığım dağlar. İpek seccade misali nefesiyle üstümüzü örten, Kışlarımın yün hırkası, yazlarımın efil efil meltemi. Ekmeğine aşına kaşık çaldığım, taşına toprağına kök saldığım. Kimi zaman korku-saygı, dost-düşman ikileminde kaldığım. Çelik yürekten yufka yüreğe, Baston yutmuşluktan baston tutmuşluğa dönen, yorgun adam. Çocukluğumun medceziri babam, yok artık. Gittin ya... İnsan kendini yoksul hissediyor. Ölüm uykuların en seslisidir derdin ama. Boşalttığın koltuğunda, şimdi sessiz sedasız koca bir yalnızlık oturuyor. Aslan pençesi demir ellerinle başımı okşayınca, güneş gözlerini açardı. Oysa şimdi, karanlık en çok babasız çocukları vuruyor. Gerçeği söylemek gerekirse, Sen benim gözümde... Çok sevdiğim harika bir kamyon arkası yazıydın babam. Yani teknik olarak aramızdaki mevzu derindi, maziye bakarsam. Sen şişe dibi gözlük devrinde, Siyah beyaz bir hayat süren, tahterevalliye inip binen bir çocuklukta kalmıştın. Bense uzay çağında, galaksiler arasında gidip gelen ışınlanmış bir yolculukta hayallere dalmıştım. Ama yine de balık tutmayı senden öğrenmiştim. Zira sen, Dünya’yı omzunda taşıyan bir bilge adamdın. Bir tek senin ceplerinde... umut hangi çocuğun kapısını çalacak şıngırtısı arardım. Gerçi sen inanmazdın benim çocukluk mucizelerime ama. Çocuklara en güzel lolipopu, senin ayçiçeği gülüşlerinden yapardım. . Ağlamaz sanırdım kekik kokusuna babalar. Öğrendim hazan canımı yakınca. Göğsünden çimenlerin fışkırdığı taşın da bir yüreği var. Tertemiz pamuk gibi, sanki dağların zirvesinde ayak basılmamış kar. Babalar Cumhuriyeti’ni devredip gittin ya, kaldım bir dar boğazda. Gölgene gömülmek isterim, Bana da konacak yer ayır, muhtacım dalına yaprağına. Unutma ki... Mobiliyle robot kedisinin tüylerini okşamaktan mutlu olamamış bir oğul, Ölümünün her sene-i devriyesinde...gözyaşı dökecek, korku çiçekleri yerine sevgi çiçekleri ekecek. Doksan yıldır acılarla yoğurup gübrelediğin toprağına. ... .. . Elveda Canım Babam Elveda...! 2000 *düşünmek yaşamın pasını silmektir, karina yayıncılık, ank, 2018 " |
Kalemin susmasın usta
____________________________Selamlar