YALNIZLIĞIN SESİ
kırılgan yalnızlığımın tenhalığında
buğulu gözlerle boş boş bakıyorum dörtnala koşan zamanın ardından koşsam bir koşabilsem diyorum yine eskisi gibi yetişebilir miyim gün görmemiş düşlerime yeşiller sarıya dönüşmüşken sonbaharın hüznünde erişebilir miyim el değmemiş baharlara yılların yorgunluğunda deli divane gönül kim bilir kaç zaman daha eğleşecek meçhule giden molasız yolculukta düşünüyorum da... ne çok haksızlık yapmışım kendime herkese değer vermişim de bir beni unutmuşum bir beni sevgi deryasında kaybolmuşum demem o ki... benim derdim kendimle yok kimseye figanım sanadır şikayetim dinlesene ey gönül kandıramam artık kendimi ne hayal ne de düşle meğer suçlu benmişim ne çok zulüm eden kendime bir ikindi yorgunluğunda yalnızlık karşımda sırıtırken kalabalık suskunluğumda vakit dar dilim lal koyu mavi geceye dokunulmamış can çekişen hayallerimi asıyorum hiçliğin kıyısında ahraz çığlıklarım sağır ederken beni hiç bir şey eskisi gibi değil diyorum bu fasılda kendime zamanın fırtınasında ensemde olsa da rüzgarın soğuk nefesi ben yine de severim sevdiklerimi sahiplenmeden karşılık beklemeden sonsuz maviliklerde mavi bir düş gibi benimmiş gibi AYLA CERMEN TÜFEKÇİ |