HoşçakalUnutamadım.. Neler yoktu ki, kirazı,şeftalisi,armutu,kayısısı, emektar dut ağacı, unutulmaz dostlukların yareni can eriği.. Düşünüyorum kalmasın unuttuğum, gönül koymasınlar bana.. Bitişik nizam, her biri iki odadan ibaret, kerpiçten dört ev.. yirmi altı torun, analar ve babalar elli mutlu insan. Nasıl sığardık, nasıl sığmıştı o mutluluk yüreklerimize. İki evlek bahçe, elli dönüm mutluluk. Mucize buydu işte. Tadına doyamadığım, payıma düşeni doyasıya tadamadığım. Gençliğime uzatırken ellerimi.. Bir hoşçakal düşürdüm, kiraz ağacının dallarından çocukluğum, Kırıldın mı? Unutamadım.. Savrulduk birer birer, darmadağın olduk.. Kıran vurmuşcasına kurudu mutluluklarımız. Eğrileriyle,doğrularıyla tokat üstüne tokat hayattan, ve; Tesellisine sığındığım sevdadan.. Acısı ta ciğerlerime kadar işleyen. Duvarların üzerime üzerime gelmesi. Enkaza dönmüşken bedenim, hala altında kalma korkusunu taşımam.. İlla mapusta yatmak gerekmez, sevdanın tutukladığı yüreği anlamak için.. İşte böylesine karma karışık, Böylesine yıkık dökükken.. Bir hoşçakalı bırakmıştım koynuna sevdam, ağlıyor mu? Sonların arkasından söylenir, en kısa sözler.. Sor desem,susar sırlar. Sır desem,boğar bir canın eksikliği.. Belki bundan, belki de çok söz kalmadığından, tek nefese sığdığından.. Bir hoşçakalı bıraktım ömrümden hayat, gülümse.. Hoşçakal... Çınar GÖLE |
Bir rüya babında bazense kanayan bir satır ve yürek sesinden ibaret ömrü yaydığımız şiir denen düzenek ki ne mutlu yazana ne mutlu okuyana yeter ki paylaşmak olsun ortak paydanın güzergahı...
Saygılarımla efendim.