...ERDEMLİ...
Bir tatlı meltemle ruhumu okşar,
Burası gönlümün vurulduğu yer. Eteğinde güneş, dağlarında kar, En güzel vatanın kurulduğu yer. Bir yanda suların şakıyan sesi, Bir yanda sebaste ve kızkalesi, Kırmızı kırmızı açar lalesi, Burası baharın dirildiği yer. Lemas kanyonuna düşer akşamlar, Seyreder denizde mehtabı çamlar, Yorgun kirpiklere bir hayat damlar, Burası güllerin derildiği yer. Gökler deresinden sökülür gece, Suların saçına dökülür gece, Türküden türküye yakılır gece, Burası hicranın sürüldüğü yer. Şurası akkuyu, şura bozburun, Bir nefes yürüyün, bir nefes durun, Öcel çorbasıyla, çomaca buyrun, Burası yörüğün görüldüğü yer. Yayılır karşıda sesi Mergin’in, Solunda Yeniyurt, sağı Sulu in. İşte on iki bin yıllık tarihin, İşte santim santim örüldüğü yer. Goçaşı, Keşlisi, birdir atası, Üçoklara varır daha ötesi, Mertlikle yoğrulmuş yörük bezesi, Burası erlerin karıldığı yer. İlerde kıvrılır devrent yokuşu, Gerdanında öter sığırcık kuşu, Akdenizin meşe kokan ağuşu, Burası bulutun serildiği yer. Tepede payamlı, ardı ekizce, Keklikler ovada, ekinler dizde, Bir başka yaşanır yaylalar bizde, Burası göklerin yarıldığı yer. Çayırkuyu nere, gezeren nere? Hangi köye sorsan bilir ezbere, İçi hayat dolu gümüşten cere, Burası sorguna girildiği yer. Ey! gümüş yeleli kınalı dağlar, Kaç yiğit devirdi söyleyin çağlar, Yaslı mı pınarlar, yaslı mı bağlar? Burası bir devrin yorulduğu yer. Çıkınca kayrağa el sallar deniz, Her gemi içimde bırakır bir iz, sonsuz ufukların yolcusuyuz biz, Burası zamanın durulduğu yer... ibrahim Vedat ÇARPAR |
Kalemin susmasın
____________________________Selamlar