SÖYLEYEMİYORUMO bendim! Yalınkılıç dalardım cedel meclislerine, Eteğimde ne varsa boca ederdim ukalaca, Usül ve edep yoksunu bendim. Oysa hayat edeptir derdi babam okumada bilmezdi babam, Lakin, ki lakin, geçmişinden süzülen sözleri vardı; Laf etmeden söyleyen gözleri vardı. Yerinde ve usulünce. Hayattan ne öğrendin derdi babam? Boş işlerden arta kalan. Sonra kendine cevaplayan: Kınamayacaksın, incitmiyeceksin, yok saymıyacaksın, Plan kurmayacaksın, tevekkülsüz ve kurnazca. Ve bil ki kimden umarsan Allah seni onun eline bırakır usulca Ama gençlik işte.. Biraz çelik çomak oynamak ister. Biraz havai, biraz hercai.. Biraz da aşık olmak vardır ergence.. …… Büyüdük zannıyla/ Devre çığır açalım demiştik. Böyleydi kavlimiz. Ve ‘böyle buyurmuştu Zerdüşt’ Üçbeş atımlık taşımız vardı eteklerimizde Döner dolaşır onları konuşurduk. öyleya Kendimizi üretmeden ve üretemeden aşkı tüketiyorduk herşeyi… o ‘deli gömleği’ ideolojileri giymiştik Yer kızıl gök kızıl,aşk kızıldı dolmuşlarla gelirdi kızlar kızıl aşka doğardı yıldızlar vatan, sana yer yoktu boğulurdu,sövülürdü,dövülürdü kalp yoktu,zulüm çoktu Leninleri Maoları, alkışlanır övülürdü … okulumuz Mutluluğun mutsuzluğun Taslarla içildiği Kardeşliğin dostluğun Oraklarla biçildiği Çekiçlerle ezildiği.... Böylesine mısralar dizerdik gençliğimizde …76 da, 78 de, 79 da. "bir bulut geçti sonra üstümüzden" Savrulduk… Bir bir çıkardık gömleklerimizi, Roleks saatlerimiz vardı bileklerimizde, Yeni kelepçelerimiz. Kadınlarımızda gucci çantalar, Haşemalar, tatiller, Vakko eşarplar. Kârhanelerimiz de büyüyordu, biz küçülürken. Ve evlerimiz malikane. Din başka ticaret başkaydı artık. Faizede mecburduk hani Ne bahane… Bir tuhaflık vardı biliyordum. zihnime vurulan kelepçeden bir kurtulsam, Ah bir kurtulsam, Söyleyeceğim, Ama alışkanlıklarımın zinciri, Çok sıkı, O çok davetkar bense çok heveskar. Yutkunurdum aynaya bakınca. Yutkunuyorum, Yut- ku- nu-yorum. Söyleyemiyorum, bir şey olmadığımızı. Söyleyemiyorum çok şey olduğumuzu. Selahattin Cansız |