Hasret
Her gece iki yaş damlıyor gözlerimden.
Sonra çoğalıp, sessiz iç çekişlere dönüyor. Sıcak sıcak süzülüyor yaşlar yanaklarımdan. Oysa ellerinin sıcaklığını hissetmeliydim, Gözlerimden akan yaşların sıcaklığını değil. Ellerinin izini siliyor, gözyaşlarımın izi kalıyor. Ağlamaktan kızarmış gözlerime bakıyorum. Oysa senin o güzel gözlerine bakmalıydım. Akmamalıydı yaşlar gözlerimden, Gözlerine bakmamın mutluluğunu yaşamalıydım. Hasretinin verdiği hüzün olmamalıydı. Ruhuna kadar seviyorum seni sevgilim. Her gün, her gece, her an katlanıyor sevgim. Bu sevgiyle beraber özlemim de katlanıyor. Yanında olamayışım hüzne boğuyor tüm benliğimi. Bu yüzdendir ağlayışım, hüznüm. Hasretin karanlık bir kuyu. Ve ben o kuyuda merdivensizim. Sıkışıp kaldım, çıkamıyorum. Işıksızım, göremiyorum. Bağırıyorum, sesimi duyuramıyorum. Üşüyorum, hissedemiyorum. Karanlık, sessiz ve soğuk. En dipteyim. Hapsoldum. Üşüyorum. Ölüyorum. |