Gül'hanede gül üşürler
Siyah peçeli kadın koşuyor teni esmer bir küçüğe, yalnızca gözleri gülüyor güneşe ve matem örtmüş omuzlarını. İngiliz çiftin evinin en küçüğü, koşarken takunyasını düşürdü Gülhane’de ve İngilizler buna hiç dert edinmiyor. "İngilizler birinci Dünya savaşından bu yana neyi dert edindi?" sorusu aklıma hükmediyor
Kaplumbağa terbiyecisi ile hasbelkader yollarımız kesişti, İyiymiş; selam etti. Paris’te tanıştığı ressamlar, özgürlük heykelinin neden Mısır’a dikilmediğinin hikayesini siyahi bir çocuğa lütfetti. Gülhane’de siyah kargalar ceviz sanıyor beyaz taştan süsleri, "ölümden hemen sonra inanç ölür!" der gibi gökten mermi gibi yere vuruyorlar zemheri. Taşın kırılmadığını, kırılırsa aş olmadığını, aş olursa doyurmadığını; umutları kırılırsa anlarlar değil mi? |
Okuyamadım.