seni izliyorum..taşındın, bildiğim tüm adreslerden kayıp olmak, eksik bir susma biçimi gibi çekti içine soluğunu yazılmamış tüm sözleri tutar gibi aklında... (. . .) yoksun ya yoksulum ya... eşiğinde kapının/bakıyorum harf harf he-ce/he-ce değersiz bir zerre kadar ıslak gölgeli sözlerin dağılıyor dağlanıyor yüzümde ki derin olmayan kesiklerin var ya gözlerin gösterişsiz bakışlardan uzak duvarlarla çevrili surların... anı/msıyorum kaldığım zamanları bir bir nefes almak için zorlandığım kokunu ve okuduğum şiirlerini sahiplenmek adına sorgusuz, suya yazılmış sözlerini... sen, git (!) iyimsimi koşarak git... daha fazla geç kalmadan git... neyi unutuyorum biliyor musun? (mesela herkimsen) bazen, açılır bir pencere caddeler bir kaosu taşır, şehir bir geceyi ve sen, en ücra köşesinde odanın sobelenmiş bir çocuk gibisindir masum... kapıyı dilersen anahtarla aç, dilersen itekle kapıyı yada kır... üstüme alınmıyorum artık hiçbir şiddeti... pek çok şey konusunda tartışabilirim seninle ve kendimle... bir türlü ikna olamadım mesela "Sınıflı Toplum" yasalarına ve komün bir düzeni sevemedim... şimdi hani şu salise kokusunu duyuyorum bir gömleğin tütü kokusunu hazırlanırken en bilindik günüme... öleceğim evet doğacağım yine... sonsuz bir tekerrürden ibaret her şey, herkes ve zaman... sen git (!) bir rezillik ki sorma’dan git... konuşmadan git... ve bil ki sevgilim olmayan sevgili; sadece büyük bir pencerenin arkasına saklarmış gibi gövdemi, çözdüm sana, çözüldüm ceketimin düğmesini gevşettim kravatımı, ellerimi soktum boşluğuna ceplerimin ki seni izliyorum, kanatlarını ve uçmanı sonra... (...) |
Ve şimdi
Tek yürekte iki yalnızlık geçiyor sadece zaman.
Okudukça yüreği ateşleyen ve parmaklara yaz hadi diye komutlayan bir kalemsiniz yüreğiniz varolsun saygılarla