KÖYE İLK TELEVİZYON
Serin mi serin bir bahar günüydü
Sarmıştı etrafı papatyaların kokusu Yankılıyordu kekliklerin yürek parçalayan sesi İnip kalkıyordu kuşlar yemyeşil ekinlerin içinden Kırmızı eski bir minibüs Önce indi amcam Arkasından dedem Gelmişlerdi Nizip’ten Açtı dolmuşun arka kapısını Kucakladı koca siyah beyaz televizyonu Koydu odanın ortasına Süsledi televizyonu nenem Bir gelin gibi Amcam üç gün ayarladı ancak antenini Akşam oldu mu yavaş yavaş damlardı odaya Bağ bahçeden dönen köylüler Adettendi Otururdu aşağıya küçükler Ama hiç biri uzatmazdı ayaklarını Ayıptı Çıt çıkmazdı başladı mı haberler Bıkmadan usanmadan Seyrederdik TRT’yi her gün Başka kanal yoktu zaten Sürülürdü köze yemen kahvesi Kokusu sarardı bütün odayı Verilirdi önce büyüklere Daha sonra askerlik yapanlara İrfan GÖRGÜN |