SON MATEM
Son Matem / Buket Gülekoğlu
Kimsesizliğin çıkmaz sokaklarını adımlamışsa yüreğin Ne ruhundan hayır vardır ne bedeninden senin. Zırh üstüne zırh eklediğini sanarken dünün Gölge gibi sürüklendiğini göreceksin bütün bütün. Günsüz, güneşsiz kalmaktan çok daha ötedir vaziyet, Kalbindeki umarsız düğümler boğazına varınca anlayacaksın elbet. Dur durak bilmez seyyahın alnındaki mühür Mutlak acıya talim bedeni üzülerek görür. Kafa tutsan da ağzı zehir kokan hırçın dalgalara Dayanamayacaksın ruhundan kalbine vuran katil fırtınaya. Parçalasın pençeleşmiş ellerim bedene bürünmüş canavarı, Vuslata varana dek yaşatsam hicran dolu anları. Ömrünün kırılgan noktasında bir kibrittir yanan, Karanlığın içinden uzanan eldir sana parlayan. Su diye kana kana yudumlarken gecenin matemini Uzaklardan görecek, irkileceksin vakitsiz kurtulamadığın biçare sesi. Saatlerin sızlatan yakası her an daralırken Kavrayacaksın bin bıçağı, çıkaramayacaksın kalbinin derinlerinden. Kıyı ağırladı sonunda sana adanmış o sandalı Saçlarından tutup çekerken sonsuz kere arzulayacaksın tüm sızlandıklarını. Ağlamalar, haykırmalar bile artık sana sırt döndü, Dünün, bugünün, yarınıın bir balon misali söndü. Nihayet! Vazgeçemediğin sevgilin boşluğun koynundasın bundan sonra, Benliğine dair ne varsa yabancı oluyor bir bir sana. Yalnız son matemin kalacak semada senden, Onu bile dinlemek arzusuyla kavrulacaksın göklerden ya da yerlerden. |