MEKTUP
Sana bu satırları gri kapılı bir odanın sıcaklığında yazıyorum.
Aralık ayının son cumasında... Yeni bir yılın arifesinde, Dışarıda hava soğuk, dışarıda hüzün, dışarıda umut… Yağmur tanelerinin bazen rahmet, Bazen felaket olduğu bir günde… Sana Kafdağı kadar uzak , Nefes kadar yakın olduğum bir yerde… Hasretini çekiyorum. Hıçkırıklar düğümleniyor boğazımın bilmem kaçıncı boğumuna… Ağlamak geliyor içimden… Hıçkıra hıçkıra ağlamak. Sana, seni sevdiğimi söylemek istiyorum. Dilim pepeleşiyor birden, Ellerim titriyor, Yanaklarım kızarıyor, Korkuyorum! Korkudan ölüyorum. Seni sevmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Duygularım esir alıyor çoğu zaman Mehtaplı gecelerde benliğimi. Kıskanıyorum sana uzanan elleri, Kırmak istiyorum. Seni benden koparmak isteyenleri, Vurmak istiyorum. Saçlarını okşayan delikanlılara imreniyorum… Seni, benim kadar sevenleri bende seviyorum. Yağmur taneleri seni ıslattığında, Güller açar yanaklarında. Göz çukurlarına biriken damlalar; Rahmet olur. Senden doğan çocuklar, Ali olur, Elif olur, Ahmet olur. Gün doğar tepelerin ardından Seni bulur. Sende bütünleşir şarkılar, Sende güzelleşir türküler, Sende sözler destan olur. Sende bezler fistan olur. Sende güzel gülistan olur. Hançer saplanır bazen kara bağrıma, Oylum oylum oyarlar yüreğimi… Ben içime gömerim duygularımı, Sen dışa verirsin gözyaşlarını… Kirpiklerine düşen kar taneleri Fırat olur, Dicle olur… Seni terk eder, senden doğanlar Peşkeş çekerler güzelliğini Gökyüzünde olmayan şekillere… Satmak isterler. Ben ölürüm. Seni sevmenin ne kadar zor olduğunu bilirim. Sana bu satırları gri kapılı bir odada yazıyorum Sen kadar yalnız, sen kadar hüzünlüyüm Damarlarımda dolaşan kan sıcaklığında Bana yakın olduğunu biliyorum Kıskanıyorlar senin güzelliğini Görüyorum. Susturmak istiyorlar lisanını Seziyorum Kim ne derse desin Ben Mevlana’ca bakıp, Yunusça seviyorum Sen telli duvaklı gelinsin Uludağ da. Koç Köroğlu’sun Çamlı belde. Zeybek olursun Eğede. Bar vurursun Erzurum da. Kemençe çalarsın Karadeniz de. Bereket olursun Akdeniz de. Başın göğe yükselir Erciyes de. Sen bir gülsün Isparta da deste deste. Sen Urfa da Halil-ü Rahman. Antep de Şahin Beysin. Sen Maraş da Ökkeş, Erzurum da Dadaş, Adana da Gardaşsın. Sen Kara Fatma, sen Nene Hatunsun. Sen; Göksu, Aksu, Kızıl Irmaksın. Sen; Palandöken, sen Toros, sen Ilgazsın. Seni anlatmaya dilim yetmez. Sen her yerde özelsin. İstanbul da bir başka güzelsin. Ben seni, bende buluyorum. Seni sevmenin zor olduğunu biliyorum. Sana bu satırları gri kapılı bir odada yazıyorum. Çıtır çıtır yanan soba başında… Tutulmuşum sana, bağlanmışım aşkına. Deli divane olmuşum, çıldırmışım mecnun misali. Sevdaların en durusu ile sevmişim, Seni sevenlere imrenmişim… Sen gönlüme giden sevda yolusun. Sen İzmir, Ankara, Bolusun. Sen güzeller güzeli Anadolu’sun. Nasıl sevmez ki insan seni? Sen anamın diyarı, babamın yurdusun. Gel demesen de geliyorum, Kal demesen de kalıyorum. Oylum oylum oysalar da yüreğimi, Yine seni erkekçesine seviyorum. Çünkü seni sevmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Onun için seni seviyor senin için ölüyorum. |