Hayli yüksekti palmiyeler 0la ki yaşam bizden K/anıt ister bir gün Yaşadığımıza dair Bak bu res’midir Gölgesinde palmiyelerin Birlikte oturduğumuz Altında durduğumuz göğün...
Hava parçalı bulutluydu Bir parça mavi, biraz hüzün Ha yağdı ha yağacak Yağmadan, çay bir bardak Taze demli, buğul buğul Bir fincan kahve gibi Sımsıcaktı yüreğin ile yüzün...
Ne zaman ki rüzgâr eser Dağılır bulut, güneş açar Anında düşer gölgesi bulutun Ve biz yollarda yürürüz Adım adım, gâh yokuş gâh düz Gahi gece, gâhi gündüz...
Acılar ile hüzün de böyle Mutluluklar ile sevinç de Ola ki bir gün tanık ister bizden / De/ o zaman yaşama, Gün ya da dün gibi Herhangi bir gün Vakitlerden öğle Birlikte çay, kahve içtik Bir bulut geçti üstümüzden...
Bir gün ne iz kalır ne de giz Yazalım geçeni içimizden Güz geçse de yazı kalsın, Armağan olsun bulutlu dizeler Güz yağmurlarıyla ikimizden, Sevgi, saygı, iyi niyet Bu güzel dostluk, samimiyyet Gönül penceremizden, Semiramis...
Şaban AKTAŞ 25.10.2017 - 16.54
YAŞAM KAYNAĞI IŞIK
Fotoğraf bir ışık oyunudur, Işık yok ise görüntü de yok ’’Madde, ışığın karanlık yüzü’’ Düş ise aydınlık; Gözle görülür, Elle tutulamaz Diyemeyiz ki sanrı, Fazlası yakar, öldürür Öleni yaşama döndürür Hiçbir nesne (karanlık) Işığın gücünden kurtulamaz! Fotoğrafı ruhunun Erk, enerjİ Maddenin biçimi Düş/üncenin akışına göre değişir Elektronlar, atomlar Nötronlar, fotonlar Sen ben gibi her biri; Tanrı parçacıkları; ’’Big Bang’ten beri İçindeyiz evrenin Hem kanatlı hem kenetli Foton tanecikleri Düşlerimiz ile var Diyemeyiz ki Yalnız hayâl sanrı Hayır, düşler de gerçek Arı gibi uçar Çiçekten çiçeğe Tüm rüyâları dolaşır Tanrı... Yaşamak Tanrı’nın da rüyâsıydı!
Şaban AKTAŞ 25.10.2017
SEBİL SULAR
Gelirim dedin, gelmedin Gelemedin yâr; Kapıdan çıktın çıkalı Yüreğime giden Damarlardan biri tıkalı...
Birini söndürsem Öteki başlar yangının Yüreğim yanar, Ciğerim kanar Midem köpürür, Kolay değil bu dert Alır beni Başka dünyaya götürür...
Her insan yanlış yapar Bazı yanlışlıklar Bazı doğrular gibi Hem yapar Hem yıkar sevgili Her acıdan beterdir Dayanılmaz ayrılıklar...
Yangınlarımın faili benim; Yüreğime "Hayır!" dedim Ateş ve su ile ödedim Bir hayırın bedelini...
Bir sağıma gider Bir soluma gider elim İki gözüm iki çeşme Birini kapatsam Öteki akar Ötekini kapatsam Beriki bakar; Bu sular sebil, Aşk pınarı sebil akar...
Gönül kırmanın günahı Ancak hıçkırıklarla; Başka nasıl gider/elim?!
Şaban AKTAŞ 25.10.2017 - 09.09
GÜL YAPRAĞI KADAR NARİN
Gül yaprağı kadar narin Sımsıcak bir teni vardı O dal boylu fidan yârin Aşk ateşi beni sardı
Yakar beni, yakar beni Gül yüzünden kopar beni Yandım aşkın ateşinde Cehennemden kurtar beni!
*** Aşk deyip de kandırmayın Yandım daha yandırmayın Düşümden uyandırmayın Yâr deyip kim takar beni?!
Yakar beni, yakar beni Gül yüzünden kopar beni Yandım aşkın ateşinde Cehennemden kurtar beni! *** Yandı Çukurova yandı Gönlüm bakışına kandı Seni bir güneşsin sandı Ateşinden kurtar beni!
Yakar beni, yakar beni Gül yüzünden kopar beni Yandım aşkın ateşinde Cehennemden kurtar beni!
*** Şaban AKTAŞ 26.10.2017 - 21.22
GÖNDERİ
Barış zamanında kolaydır Bayrağı göndere çekmek Gölgesinde bangır bangır Korkusuzca bağırarak Hamasi nutuklar atmak!..
Hele sen gel de kolaysa Savaş zamanı başı çek Kelle koltukta ata bin Ölüme karşı dur, bir bak Yoksa mermin süngü tak!
Ateş ve kanla yazıldı tarih Başa baş, dişe diş hürriyet Canla başla istiklâl İlim irfan şanla kuruldu Yaşadığımız Cumhuriyet Şaban AKTAŞ 27.10.2017
GECEYARISI ŞARKISI
Vakit bir geceyarısı Geldin düşlerime daldın Tuttu kâlbimin ağrısı Niye benden ayrı kaldın?!
Hem yağmur var hem de rüzgâr Her damlada bin hüzün yâr Görünmez oldu yıldızlar Bulutları sen mi saldın?!
Sen göklerde burçlanırsın Ay-yıldızlı taçlanırsın Melek olsan suçlanırsın Dünyada tek sen mi kaldın?!
Şaban AKTAŞ 26.10.2017 - 02.23
DAR ZAMANLAR ?!
Kısaldıkça ömür Değere biniyor zaman "Vah!" diyor, "Eyvah!"iyor, "Eşekliğime doymayayım!
Vaktinde okumadım! Bir o kadar da çok Bu kadar güzel kitabı Şimdi nasıl okuyayım?!" diyor İsyan ediyor insan Fakat giden geri gelmiyor!
Yazmaktan okumaya zaman kalmıyor; Yazsan olmuyor yazmasan olmuyor, Gençliğimizde geleceği örmüyor, öremiyoruz, Hangi taş Nereye n/asıl yönet Hangi duvara ne N/asıl konur, öğren, öğret; Görmüyor, göremiyoruz!;
Şaban AKTAŞ 25.10.2017 - 00.30
SARMAŞIK VE SIRNAŞIK
Her ağaç her yerde yetişir sanma Yaylanın sediri sahile gelmez Her güzel yürekten tutuşur sanma Gün görmemiş insan kadrini bilmez Huyu huyuna denk, suyu suyuna Zor dengini bulmak boyu boyuna Ölecek sanırken aşkın uğruna Baş dara düşünce ardından gelmez
Kapalı bir kutu sandıklar vardır Dışı fındık, içi zındıklar vardır Mert görünen nice kancıklar vardır Özü ile sözü asla bir olmaz
Sarılır sarmaşık kökten kurutur Seni herek bilir, boyun büyütür Gün gelir dal budak toptan çürütür Kötüler bu gönül yurduna gelmez
Aktaş gördün aşkın yedi rengini Yağmur bulut rüzgâr aşk ahengini Gökkuşağında mı buldun dengini Aşıkların yeri yurdu bell’ olmaz
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
GÖNÜL PENCEREMİZDEN şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GÖNÜL PENCEREMİZDEN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.