Cemil beyi görünce koşarak geldi çoban Sonra »Merhaba!« dedi telaş ile gariban: »Çakmağın taşı bitmiş… Sigara içemedim.« »Sizi görünce selam vermeden geçemedim.« Yaşlı adam çakmağı çıkardı ve uzattı Çobanın köpeği de biraz uzağa yattı Bir altmış kadar vardı çobanın kısa boyu Yanakları çökmüştü, rengi de hayli koyu »Gece ne yağmur yağdı, değil mi?« dedi çoban »Toprağı rahat işler bu defa kara saban.« -Evet evet, çok doğru, bu yıl ürün bol olur. -Dilerim çarşı, pazar, herkes için yol olur. Çoban sürüye baktı; uzakta dağılmıştı Sağda harabe vardı; eskiden ağılmıştı »Amin inşallah.« dedi ve döndü Cemil beye »Rabb’im bereket vere bizim çöl gibi köye.« »Demin ağaç dalında gördüm seni bey baba!« »Merak ettim…Sorsam, ne arıyordun acaba?« -Yazık, nasıl olmuşsa yuvadan düşmüş karga. -Muhtemelen çok sarsmış dalı dünkü kasırga »Bir yavru karga için çıktın ha şu ağaca.« »Canını tehlikeye atmaya değmez amca« »Bir kara karga için dünya batmaz bey baba.« »Ya daldan düşüp ölsen, kat bunu da hesaba.« »Canın kıymetini bil, çıkma ağaca sakın.« »Artık piri fanisin, yaşın yetmişe yakın.« »Allah bilir evladın, akraban da yoktur senin.« »Sayamadım, yaması ne kadar çok elbisenin.« »Ceketinden anladım, fakirsin benim gibi.« »Düşüp ölsen, arayıp soran olmaz garibi.« Cemil bey bir ot aldı ve dişleriyle kırptı Ardından paçasını, eliyle vurup çırptı Sabrını çok taşırdı, çobanın boş sözleri Öfkeyle doluverdi kahverengi gözleri: -Yahu sana ne çoban, tavsiyen sende kalsın. -Bırak Mevla’m canımı sevap işlerken alsın. -Ölürsem de öleyim, gelmeyin naaşıma. -Zaten yaşıyorum ki hanede tek başıma. »Kızma bey amca« dedi çoban pek nadimane. »Çok tuhafsın ya, nasıl ölürsen öl, bana ne.« -Bu yüzdeN kızmıyorum, hakiki nedeni şu: -Hor gördün Efendim’in yarattığı bir kuşu. -Hiçkimse mahlukunu hakir göremez çoban. -Seni küçümsesem ben, ne der aceba baban? -Benim gibi görmez ki saçını, suretini. -Sevdiğinden giderir maddi zaruretini. -Söyle bana kimindir şu koyunlar, keçiler? -Sahipsiz mi dediler, Kuran’daki elçiler? Çoban hiç düşünmeden dedi: »Allah’a ait« »Yeryüzünde şimdilik, sahibi ağam Sait.« -Bir koyun kaybolursa sana ne der, ne yapar? »Herif cimri, vallahi, akşam kıyamet kopar.« -Peki, neden? Cevabın var mı bu suâlime? -Bunamış görme beni, bakıp yaşlı hâlime. »Kıymetlidir elbette, herkese kendi malı.« »Elma kadar değerli değildir gürgen dalı.« -Niçin değildir çoban?…İkisi de ağaçtır. -Halbuki insanoğlu her birine muhtaçtır. Çoban düşündü hemen, değneği de belinde Kafası karman çorman oldu sorunun elinde »Çünkü«, dedi gülerek, »ortada bir emek var.« »Toplumda alın teri denilen bir gerçek var.« -Takdir ediyorsun da, emeğini insanın. -Rabbiminkini niye edemiyor vicdanın. -Parmak şıklatarak da yaratmıyor bir şeyi. -Kaç yılda büyütüyor, Ayşe’yi, şu meşeyi? -Kâlden hâle, hâlden hâle sokuyor insanı. -Ve anne karnında mı, öğreniyor lisanı? -Yavaş yavaş yaratır, hiç acele etmeden. -Haber verir insana can ecele gitmeden. -Beşere zulüm olur… Ansızın alıverse. -Korkarsan Azrail’i, habersiz salıverse -Rahmetinden mahluku, alıştırır her şeye. -Yarattıktan sonra da çekilmez bir köşeye. -Ol emrini verince, olur bütün mevcudat. -Bir sözle var olduk ve yok olacak kâinat. -Evrende her ne varsa, Efedim’in malıdır. -Şu gördüğün ağaçlar gözünde bir çalıdır. -Gel bir soralım O’na, böyle midir hakikat? -Yekta hazinesidir, gördüğün şu mahlukat.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
CEMİL BEY VE KEDİLERİ – 28 şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
CEMİL BEY VE KEDİLERİ – 28 şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.