Hep sen, Yine senElimi kolumu bağlayan da sen “Sarılmalar eksik, sarılmalar” diyen de Dilime suskunluk kelepçeleri vurup Her sabah her seher şiirler bekleyen de Her nefes öldürüp, her nefes dirilten de Sehpalar kuran da sen her adım başı Bir bakışla infazlar erteleten de Deli gömlekleri diken öz elleriyle Sonra beş mühürlü meczup raporlarını Hükümsüz kılan da sen Bir yarım gülümsemeyle Giden de sen her gidenin ardından Her gelenle gelen de sen Cahilliğin mucidi de sen ve en çok bilen de sen Döken başımızdan kazan kazan kaynar suları İçimizin kara kazanlarında düzenli aralıklarla Kaynayan da sen Ve bulutlu gözlerini çorak ovalara diktiğinde Yemyeşil çayırlar armağan eden bize Okyanusların bulanık sularını maviye boyayan Çekilip gittiğinde gökyüzünden Bize karanlıkları yoldaş eden… Maymuncuklar dağıtan sevdasıyla zindan ehline Özgürlükler üreten en şiddetli esaretten Ama şu an, şu eylül ikindisinde Ferman kılıp kurtaran da sen bizi Ses tellerinin müebbet hapsinden Suskunluğumuzu kutsayan da sen Vahdet Nafiz AKSU |
Syg & Svg