KUŞ BEYİNLİYİM(1)
Bir protein olarak yumurtada başladı çileli hayatım,yanımda birde sarı bir dünya şeklinde bir cisim vardı etrafımızı çevreleyen bir benekli kabuk dünya dedikleri bu olsa gerek dedim düşündüm sarı bana karışırsa neolur beyaz dünyam kirlenirmi diye mırıldanırken sağa sola sallanmaya başladım üstümüzde bir şey vardı sıcaklığını duymaya başlıyorduk ama o cisim kalkınca soguyordu kabuğun içi sonra sonra hiç üşümedik kabuğun üstünden belliki kalkmıyordu üşümeyelim diye fedakar bir davranıştı günler geçiyordu ben sarı ile bir bütünmüştüm meğerse yoktuki kabuğun içinde bi ayna bakayım kendime doya doya,iki gözümün arasında sert bir şey oluştu sanırım kabuğu kırmam içindi uzun bir uğraştan sonra üstümdeki sıcaklığında etkisi ile kıracaktım kabuğuda kırmasına üstümdeki şey neydi merak içinde yine daldım uykuya o gece bissürü uzuv belirdi vücudum gelişti ah bi aynam olsaydı...
Aydınlık oldu bir güzel koku ve üstümde ki agırlık kalmıştı ferah bir ortam ve ağzıma birşeyler veren büyük yumuşak bir muhabbeti güzel renkli sarı kanatlı bir kuş sevinçliydi kanat çırpışından anladım ve ben bir muhabbet kuşu yavrusu idim o da ANNEMMMMMM...O kabukmuştu dünya daha büyükmüştü yan tarafımda birsürü daha dünya vardı anneme sarıldım ve bana sahip çıktığı için bu ferah ortama beni getirdigi için tüm içtenliğimle cikledim.Annem sadece bana birşey vermiyordu yanımda ben boylarında bana benzeyen üç yavru daha vardı onlarında kardeşim olduğunu düşündüm anneme sordum annem sevinçle şöyle dedi onlar senin anadan bir babadan ayrı kardeşlerin onlarlada koyun koyuna sarıldık ve annemin ağzına bakar olduk kabuğun içindeki dünya dardı ama böyle bir paylaştırma rızık yemek içmek derdi yoktu neyse alışacaktım anneme bir soru daha cikledim?anne yantaraftakiler kim dedim?annem olarda bizim gibi muhabbet kuşları oldukça çok çünkü biz burada çoğalıyoruz sonrada kuş pazarına götüyorlar satıyorlar para kazanıyorlar ve bizimde bi evimiz oluyor o evde yaşıyoruz bura şimdilik sizin eviniz sonra sizleri satıp para kazanıyorlar benim sahibim kuşçu rüştü diye bi adam dedi,daha çok sorum vardı ama annem diğer kardeşlerimle ilgilendi zamanla anlarsın meraklı dedi.kardeşimin birinin gözleri kapalıydı yine seslendim anneme anne o kardeşim görmüyormu evet kızım dedi bana ve ben kız olduğumu anladım neden anne dedim meraklı cik hayat bu işte kimine uzun kimine kısa ve anladımki doğmadan hayata yummuştu kardeşim gözlerini aklımda karmaşık sorular artık biz üç kardeştik kuşçu rüştü kim bize bişey yapmaz yeni evimiz nere gagamdaki tatlılık ne ara sıra kuyruğumun arasından dışarı çıkardığım pis kokulu şey ne annemin ağzıma bıraktığını kursağıma almasam ne olur cikciiiikkk birsürü soru birsürü problem takmayım dedim kendi kendime doğmadan hayata gözünü açamayan kardeşim aklıma mavimsi tüyler diğer kardeşimde sarımsı tüğler ben ya ben ne renk olacaktım bende renk yoktu yine meraklı sorular içinde idim anneme sordum annem şöyle cikledi sen şu ana kadar olan yavrularımın arasında en meraklısısın senin rengin beyaz olacak dedi yumurtadada beyazdım dedim gülümsemeli bir cikle o dönem kapandı şimdi yaşama kanat çırma uçma muhabbet etme dönemindesin dedi.Ben beyaz bir kuş olacakmışım ne renksiz bi hayatım olacağı baştan belli hava karardı yanımdaki tüm kuşlar karanlıkta kayboluyorlar ben beyazlığımdan parlıyordum kafesler arasında tek beyaz kuş bendim yan kafesteki gri kuş vardı benden sonra dikkat çekici kuş olarak,gerçektende çekici idi ona seslendim merhaba beytaz dedi bana oda küçüktü oda bilmiyordu kanat çırpmasını benimle aynı yaşıttı sanırım az muhabbet etik o dişi değildi ama muhabbetinden hoşlandım tam muhabbet koyulaşıyorduki büyük bir ışık yandı kafeslerin üstünde bir gürültü bir konuşma ve ayak sesleri yanımıza iki adam geldi biri annemin bahsettiği kuşçu rüştü idi diğeride arkadaşı kimsesiz cengiz konuşmaya başladılar,bak yumurtadan çıktılar üç günde tüğlendiler şu kafeste birtane beyaz var nasılda parlıyor 70 tl eder dedi kuşçu rüştü sularını yemlerini verelim gidelim hadi kahveye diye konuştular tam o sırada bunları yarın yavru kafesine alalım dediler bak bak rüştü abi şurdada birtane gri var dedi vegri kuşun kafesine yanaştılar yem verdiler su verdiler aydınlık karanlığa dönüştü ve çekip gittiler...Ve bende yine o meraklı sorular anneme sordum annem güneş doğarken konuşalım dedi muhabbeti kısa kesti uyu artık dedi,hemen gri kuşa yöneldim bakıştık konuşmadık annem kanatlarını geriyordu konuşmama müsade etmiyordu kanatlarının arasından sıyrıldım kafesin demirlerine gagamla tutundum ayaklarımla sarıldım biraz daha yaklaşmak istedim gri kuşun kafesinden tarafa gagam kurtuldu ve sırt üstü kanat çırparak düştüm düşerken kanat çırpmam acıtmadı biryerimi tekrar denedim ,oh be çıktım yaklaştım griye hey cik cik seslendim oda bana yaklaştı,başladık muhabbete adımız muhabbet kuşuya genlerimizde var;gözleri sözleri hoş bi kuştu ogün gün doğuşuna kadar muhabbet ettik geleceği konuştuk oda bilmiyordu bişeyi oda hayata yeni kanat çırpmıştı benimle gece bir ses geldi çok konuşmayın hemen satarlar insanoğlu muhabbet kuşunun çok konuşanını sever dedi anlaşmıştık gri ile güneş aydınlattı ortalığı ve bütün yavruları bir kafese toplayacaklardı annemden ayrılacak olmak üzüyordu beni dertlenmekten muhabbet edecek cike sahip değildim tesellim kardeşlerimden ayrılmayacak ve gri kuşla aynı kafese konacak olmam annemlede uzaktan uzağa konuşacak olmamdı annem artık bizim ağzımıza bişey vermiyordu yerdeki yem tanelerini gösteriyor gagasına alıp bırakıyor yeme içme dersi veriyordu o sınavdan da başarı ile geçtim kendim yiyip kendim içebiliyordum zevkli bişeydi tada varmak kursağımın boş kalmaması yedikçe güçleniyor kanat çırpışıma hız geliyordu uçacak gibiydim sevinçten vede uçtum bile kafesin bir ucundan diğer ucuna ardından iki kardeşimde bana bakarak kaptılar bu işi çırpınıyorduk uçuşuyorduk gözüm dışarda bunu denemekti kafes dar geliyordu yine ayak sesleri evlerimizin yani kafeslerle dolu olan odanın kapısı açıldı kuşçu rüştü gelen pala bıyıklı yelekli orta yaşlı bi adam ama elinde devamlı bir şişe şarap yanan sigarası geveleyip duruyor orhan gencebay seviyor olmalıki devamlı batsın bu dünya diye şarkı söylüyor bize yem atıp mırıldana mırıldana sulukları dolduruyor bende başka heves kafesin kapısını açsa şöyle özgürce bir kanat çırpsam düşüncesi var hayali var kafesleri tek tek açmaya başladı ve ortaya getirmiş olduğu büyük kafese yavru kuşları toplamaya başladı çok kalabalık bir ortam olacaktı muhabbetimiz bol olacaktı kırk elli kuş okoydu o kafese yan kafesteki kuşlarıda aldı kafesten griyide almıştı koca ellerinin arasına ve onun titrek korkulu ciklemesi benide korkuttu bizim kafese yöneldi kafesin kapısını açtı vekardeşlerimi aldı bana gel bakalım beyaz dedi annemle göz göze geldik ve annem bana şöyle ciklendi daha biraradayız korkma kızım meraklım dedi ve gözlerim dolu dolu oldu seviyorum seni ANNEMM diye cikledim kuşçu rüştünün parmaklarının arasından dışarı çıktım kafesten ama parmakların arasından kaçmama imkan yokken yavru kafesinin kapısını beni koymak için açmaya çalışan kuşçu pala rüştünün ellerin arasından uçuşuverdim tavana doğru ne güzel bir zevkti kuşçu rüştü bağırıyor gelburaya küçük yaramaz diye ama ben kanat çırpmanın sevinci ile yorulduğumun farkına vardım ve kondum tavandaki bit çıkıntıya uzaktı bana aşağısı kafese girmek muhabbete katılmak güzel olacaktı ama kanat çırpmak özgür olmak daha bi güzeldi aklıma gri geldi griye aşık olmuştum aşk buydu kanat çırpmaktan özgür olmaktan bile hoştu gri ile muhabbet etmek inip kafese kendim girmek istedim yavru kafesinin üstüne kondum yavaşça ama kapı kapalı o sırada pala rüştü yaramaz olduğun kadar akıllı vede beyazsın çok para edersin çok dedi ve usulca kafesin kapısını açtı tekrar ürktüm kafese girmeden uçtum çok güzeldi uçmak kafesin demir kapısı kapandıyine rüştü ağa elindeki şarap şişesinden bir iki yudum daha çekti bir cigara daha yaktı kendin bilirsin dedi tavandan aşağıya bakıyordum onlarca kafes ve yüzlerce kuş pala rüştü bana uzanmaya çalıştı uzanamadı kal orada dedi yine o orhan gencebay şarkılarından birini söyleyerek çekti gitti fakat kapıda hafif bir aralık kaldı sanırım benim dışarı çıkmama yetecek genişlikte idi,aşağıdaki kafelere baktım yüzlerce kuşun gözleri üzerimde idi ama bana en duygusal bakan gri idi bana en endişeli bakan kardeşlerimdi ve annemin ciklemesi geldi kulağıma gel buraya tüne şuraya meraklı kızım ayrılma sakın biryere akşam oldu uyku zamanı dedi kararır birazdan ortalık annemin sözünü tutmak için çırptım kanatlarımı ve bir pencere ve güneş gördüm ufukta kayboluyordu dağların ardından öğrenmitim dağı taşı doğayı ve masmavi uçsuz bucaksız gökyüzünü ne kanat çırpılırdı orda baktım pencereden dışarı o sırada tekrar annemin ciklemesi gel dedim sana buraya o sırada açık olan kapı biraz daha aralanarak açıldı rüzgarsı rüzgara karşı uçmak vardı keşke o gözlerini açmadan ölen kardeşimde olsaydı görseydi bu günleri musmutlu güzel bir dünya diye düşünürken annem cikleyerek feryatlandı çırpındı gel buraya dedim ve çırptım kanatlarımı uçtum ona kondum kafesin yanına ve meraklı kızım daha öğreneceğin çok şey var yaşamak sadece uçmaktan ibaret değil engeller tehlikeler düşmanlar var dedi o kapı aralığından birazdan birkaç düşmanımız gelebilir ve seni yutabilir kardeşin gibi öldürebilir dedi hayallerime mavi gökyüzüme kara bulutlar çöktü ve korktum kedi nasıl bişeydi bilmiyordum ama ögreniyordum sonra griye baktım kardeşlerimle muhabbet ediyorlar ama gözü bende yaklaştım yavruların olduğu kafese sen neden gelmedin sesleri yükseldi kafesten pişman değildim çünkü demir parmaklıklar arasındaydı onlar uçacakları yer bile yoktu bütün kuşlar uyudular en son platonik aşkım gri uyudu bana bakarak aklımda kedi vardı korku veriyordu bana yanlız hissediyordum kendimi vede güvensiz o yüzden daha güven veren bir yer aradım annemin yanı tabiki gideceğim yer yaklaştım ona oda uyumamıştı çünkü benim için benden çok endişelenmişti korkmuştu bana sesizce cikledi kafesin arkasına geç kafesin içinde gibi oraya tünekle kal uyu dedi kedi gelirsede seni kafeste zanneder sakın dikkatini çekme yaklaşırsada hemen uç çatıdaki sallanan lambanın üstüne kon orada dur oraya erişemez dedi fedakar annemden birşeyler daha öğrenmiştim endişe ve korkak bir şekilde uyumuştum ve birden kapı sesi duydum sanki biraz daha aralandı kedimiydi gelen yoksa rüzgarmıydı annem korkma rüzgar diye cikledi o hiç uyumamıştı benim için nöbetteydi ne fedakar ne düşünceli bi davranıştı bende böyle bir anne olmak istiyordum bu hayalle tekrar uyudum bir ses duydum uyandım kapıdan kimse gelmiyordu ama yavruların olduğu kafesin yanından ince kuyruklu kulaklı pis bıyıklı bir siyah gölge belirdi ve annem cikledi sakın korkma panik yapıp kanatlarını çırpma dedi 18.10 2017 devam edecek i |