Kurşun Asker
-1-
Umarsız karşıladılar... Hâlbuki elleriyle oymuşlardı göğü İlmik urganın tamamlanmış son düğümü Döşe gömülmüş kurşun lekesi ya da düğün Sehpada bir kaç nergis Kurşundan da keskin kokar Baruttan da kor közü, Başucuma koyun üç karış öteme, Ölüm olsun ama adı İliklenecekleri yağmur şak şak! Kovanın deliği tıkalı; ya şakak! Şafak kor, şafak kör Pusulasız gemici bir de madenci kuşağı Bilgi gizinde, değer tözünde Paslı düğmelerini kıvırıp düşünecekler Gereksiz durur, gereksiz yazar, gereksiz bulmaz susmayı Fil oyunun da ezdirmeden fareyi Ayaklarını sil paspasa Onca egemen gücün çıkar mı olanca kiri? Meziyet; Eziyeti unutturmaksa Delinen güvensizliğin rahatı kaçtı Sınıflar ötelerde rahatsız Rahibe çeker devrimci çakısını Filozof kuşkusu duymadan Yoldaşlarım kurşun asker şimdi Ölü boyası sürünmüş kurşun Ruhları kurşun Davulcu vurur yandan dünyaya Eli ritim tutar bakma Ehil olman istendi Anarşist iskelet, Parçalanmış bir kaç kemik Doldurun ‘Aslan’ oldu kurşun Durdurun asılı “Gezmiş’i” ‘İnan’ şimdi oksijen-siz asıl bunları çekin içinize Nasılı demiroksit de boğdular Kromsan da işçi, hava kızılca kıyamet bitkin düştü ölüm Bitine nasır ağ ördü makine Köylerinde yirmilerin de üç gelin Gelin kahpe oldu giden öyle Askıda ki dölün, böleni şişti şişman Neresi pişman Pusu kuran başka şişman Organik boğumların sorgucusu merkep Parkenin parlak senfonisinde ki süngerci heyt! Deliliğin delili çilingirci, çorbacı Pijaması ve de tüy dökmüş kedisi Bir de zamanı çelikle doldurduğu saati Çelik gibi durduğu zemheri de Çelik gibi işledi yiten kızı, donmuş yüzü Yüzü yok karın, kararın, karnı tok itin Bakkalın ekşiyen yüzüne de tükürürüm Behey! Yiğit yüz olmaz Fabrikanın kara bacası yüz bulmaz Bacısı, tüysüz delikanlısı tokluğu karnına yapıştırır da, Yaslanır karadul yaslanır Paslanır kında acı paslanır Ve şişmanın eli kanlısı Yüzükoyun yatar behey! Kuytuda ağlar anan Kor düşer yüz yaşına, Yaşmağına kan Kayıtlı yüz, Kayıtsız yüz Kurşun döktüler Asker ettiler İyi ettiler Yok ettiler Babasız çocuklar yürüyün yeşil vadiye Yoldaşlarım kurşun Yoldaşlarım asker Boş verin düşleri, büyücünün gözleri kadar iri zaten Biz yeniden uyanalım -2- Yol notu gibi ölümü Asıp gittiler Sehpaya kurşun döküldü Güzelim kan gölü Ve kızıl gülü Çekiçle adam etseler Yol notunda İğneliydi nedense ölüm İçimdeki acıyı sardığım kızılca mendil, kızgın yumruk olup kavurdu avucumu Sımsıkı tuttum, Sımsıkı... Babasız çocuklar yürüyün yeşil vadiye Yoldaşlarım kurşun Yoldaşlarım asker Boş verin düşleri, büyücünün gözlerinde ki irini Kini, kinini Biz yeter ki uyanalım ... Savaş kısrakları Yamalı bohça gibi duran kentlere Doludizgin Doludizgin nal sesleri Kulakları su yemiş sıçanlaşmış kentler Tüm ışıklar göz gibi açılı Korkuyorsunuz! Korkuyorsunuz! Zengin plazmanızın çalınmasından korkuyorsunuz! Zenginleştirilmiş uranyum içeriyor Alçak yarıklar Açılan menfezler Kısık çeperler ağırlasın Bırakalım gözyaşını tanıdık gelir mi? Öğrensinler biriktirmeyi boğuşmayı Bırakalım tarlada derileri çatlasın Güneş sahillerinden geldik deyip inlesinler Bırakalım işçi bayramında olmasınlar Yüz yirmi saat gecikir anca öfke Öfke bir dakika bekle Öfke beslenmiş büyük Kulakları sis kaplar Mahşerin üç atlısı Üç kurşun asker Doludizgin nal vuruşları Sol vuruşları Doludizgin kurşunlar Yağmurla geliyorlar Sallayamadıkları beşik için __________ dışarıdaki |