Seni yitirmek her kapıyı açan sihirli bir anahtarı yitirmek gibi bir şeydi arıyorum gittiğin günden beri!
Sen bakmış gibi düşün altına üstüne tüm eşyaların yer yarıldı sanki dibine gittin, say ki uçtun çekimine girip çıktın uzak yakın, siyah, beyaz, kızıl tüm gezegenlerin yıldızların gökadaların karadeliklerin, bulmaya seni düşünmediğim hiçbir yer kalmadı ki?!
Sen beni işte harfiyen böyle bil gittin gideli yürekte kilitliyim yitip gitmek marifet değil elinden geliyorsa düşün aşkın gücünü sil!
Şaban AKTAŞ 02.10.2017 - 00.08
Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
GÜZELLİK
Üstümde günün tatlı yorgunluğu Sanki ter değil, küf atmışım Çam kokulu dağlarda Sesimin yankısı olmuş Güzelliği insanın, doğanın
Kalmadı ağrım sızım Parladı sanki ruhum ile gökte Sönmeye yüz tutmuş yıldızım...
İyiliğimi güzelliğe borçluyum Güzellik yalnız yüzde değil Görmeyi bilen yürekte...
Güzel olan güzeli anlar Güzel, güzellik ile güzel an’lar Tanrım bana güzellik ver; Güzel olan güzeli sever Tek yüzü değil, özü güzel ise ver!
Şaban Aktaş 01.09.2017 - 22.40
CANKUŞ
Basmakalıp söylemlerde Asma kalıp durmak Yakışmıyor hiç Ne bana ne de sana, Günebakan çiçeği olmak Güneş gibi dönmek Işka düşen pervane gibi Yanmak yakışır Aşk ile her güzel insana!
Gel bugün senin ile Aynı telden çalalım Şarkılarımız olsun ortak Biraz beni dinle Ben de seni dinlerim; Sen de bir insansın Onun için geldim Hep/yek değil hayat; Bugün düş/eşinim senin!
İçten düşe çıkar beynini, Ruhunda cehver akan Su gibi akınca Toprağında Taşında iz bırakan, Dolup dolup Kendiliğinden taşan ırmak, Akmadan ne kabil İşlemeden ustaca Kuyumcu titizliğinde Düşler ile yepyeni Pırıl pırıl, tertemiz Yaşanası bir dünya kurmak?!
’Sevgi emek’ Emek, değer vermektir!
Hey Cankuş Uzun soluklu Ebabil Gece deme, gündüz deme Hint’ten, Yemen’den İpekyolu’ndan Uç da gel Issız çöllerden Turkuvaz renkli göllerden Karlı yüksek dağlardan Çaylardan arı duru Çakıltaşları getir bana Yunup yıkanmış Rengârenk azurit, Lâpis Lazuli, Renksiz saydam kuvars Kristal aynam ol!
Bastığın yerden izini Esen yelden tozunu Yaban gülünden yüzünü Itrından çiçeklerin Kırlardan dağ bayır Bütün gizini topla, Yıldız tozlarıyla dö/kül!
Ay/taşı biraz, Biraz yaban üzümü Böğürtlen, Böğründe çilek Songüzünden sumak Biraz gülümseme, Dostça iyi dilek Ağız tadı, dil/damak, Yaşamın tadına bak Söz ile köz biraz Örsüne çekiç; işle beni Düşü yürekte döğ biraz!
Şaban Aktaş 02.10.2017 - 10.53
HÂLÂ GONCA AÇAN PEMBE GÜL GİBİ
Hâlâ gonca açan pembe gül gibi Solmadı gül yüzün, solmadı gitti Benim ise benzim betim kül gibi Dolmadı çilem hiç dolmadı gitti
Gül dalında gül var, yüzün güldendir Gönlümdeki keder, hüzün yeldendir Bülbül şakır sızım ince teldendir Tel tel zülfün ele gelmedi gitti
Alan yok ki para pul ile satsam Bilmem ki bu derdi nasıl anlatsam Girsem yâr koynuna düşe mi yatsam Düşüm hayra yoran olmadı gitti
Şaban Aktaş 30.09.2017 - 22.27
HAY AKSİ!
Oysa ben akşamdan Güzel şeyler düşlüyordum Yüksek yaylalara çıkacaktım Kuzey sınırında Likya’nın Kybira antik kentine Son halini görecektim, Akşamı sabaha Uymuyor ki hiç insanın; Bir aksilik oldu şimdi daha Tam tersine düştü yolum Akseki istikametine Ahmetler Kanyonu’a Yüksek dağlarda Derin uçurumlara gidiyorum...
Günlerden 1 Ekim Pazar Gün boyunca hayat Ömrüme daha neler yazar; Plânda programda olmayan Aksilikler olmaz inşallah Hava yağışlı yollar kaygan Şimşek yıldırım düşerse Umarım bulmaz bizleri Kimsenin gözü yolda kalmaz; Böyle işte hayat ’Gidip de gelememek Gelip de görememek var’ Göremeyen mutsuz, Dönüp gelebilen bahtiyar!
Şaban AKTAŞ 01.10.2017- 09.11
YOLLAR YAĞMUR ISLAK BUGÜN
Yollar yağmur ıslak bugün Bilmem ki ne yapsak bugün Ben yağmur oldum sen de yol Nasıl adım atsak bugün?!
Ufacıktın tefeciktin Tomurcuk gül körpeciktin Erken geldim, çok geciktin Yeniden mi doğsak bugün?!
Ne dernek var ne de düğün Çatısı delindi göğün Yok ki beni hiç gördüğün İmkânsız aşk yasak bugün!
Kaderse bu pek insafsız Çarkıfelek çok vicdansız Olmaz böyle aşk imkânsız Ağıtlar mı yaksak bugün?!
Son günü bugün Eylül’ün Kesildi sesi bülbülün Soldu mu gülün sümbülün Hangi dağa çıksak bugün?
Şaban Aktaş 30.09.2017 - 10.10
SKOR:1/0
Her anı ayrı bir sihirdir hayatın Baştan sona bütünüyle bir şiir Yaşa yaşayabildiğince Yazmak gerekir mi, gerekir Yoksa yaşadıklarını Yaşayamadıklarını Senden başka kim bilebilir?
Müthiş bir denklemdir hayat; Bin bilinmeyenli bayağı kesir; Ayağı herkesin küsurata esir! Ne yüklersen kâr deyip Dilediğin kadar mal mülk Para pul De ki "Benim en büyük!" Yanılıyorsun ey zavallı kul Eşitlik var ise Her zaman Bir = Sıfır(?) İçinde saklı sır Ölüm kalım savaşı; Neticeten maç biter, insan ölü Son dakika, son saniye Hep ölüm çakar golü; Skor: 1/0
Yazmak gerekir mi, gerekir Okuyan hissedar Senin de ne yaşadığını hisseder...
Şaban Aktaş 30.09.2017 - 17.36
BOZUK DÜZEN KOKUSU
Kaldırın kapağını çöp kutusunun Nasıl ağır bir koku yayılır Kırılır sanki direği burnunuzun Siz siz olun İktidar sahiplerinin hiçbirine Açmayın kapınızı sakın İşte bu koku Bozuk düzen kokusu Çöp kutusuna çok yakın!
Ne o beyler, kaçtı mı huzurunuz Ne itişip tepiniyorsunuz Ayrı cinsten hayvanlar Aynı ahıra girmiş gibi Nedir sizin birbiriniz ile zorunuz?!
Ey ahali, ey millet en iyisi mi Seçim vakti gelince Zarfların ağzını kapatırken Çürümüşlüğün Kokuşmuşluğun da ağzını Mühürleyip, sımsıkı kapatın Oylarınızı çöpe değil Temiz toplum, temiz siyaset Dürüst insanlar adına atın!
Şaban Aktaş 02.10.2017 - 15.53
ARILARIN ÖFKESİ
Dört yılda bir ayı gelir Darmadağın olur kovan Kovanından balın alır Çalıp haktan sayar soyan!
Zam üstüne zam yaparlar Hapishane dam yaparlar Nağme yapar gam yaparlar Var mı ki hiç karnı doyan?
Arı üstüne çökecek Bir bir ayıyı sokacak Kovanında bal yapacak(?) Ayılardan var mı duyan?
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SİHİRLİ ANAHTAR şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SİHİRLİ ANAHTAR şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.