ResulO, hayatımızın gayesi O, insanlığın şanlı payesi O, nur yüzlü O, gül kokulu O, resul O, habibullah Adını anmak, Onu düşünmek, Yaşamak, Ne güzel insan Nesiller boyu hayata ışık Can ile canan Güzeller güzeli İnsanlığın iftiharı Çöllerde bir ışık İnsanlığın bir önder İmanımıza rehber Bu ahir zamanda Yaşanılan kor bir ateş, iman Sen, bize ötelerden gelen, Aydınlığımıza yoldaşsın Gönlümüz hep seni çeker Dilimizde hep adın Ötelerden bize bakar Nurunla aydınlanalım istersin Adım adına eş ; Mehmet Yolun yoluna yoldaş, İslamiyet Halim haline kardeş, uhuvvet Her daim bizi yanına kabul et Gönül kırıcı değil gönül alansın Allah’ın habibi, gönüllerin sultanısın Adın her gönülde şanlansın Alem seni anarak şahlansın Sen rehberim Davam Hayata dair en güzel yanım İmanım … Sen dostun Sen yarsın O, sözcüklere sığmayandır Onu anlatacak sözcükler aciz Dil dönmez Akıl almaz O, her haliyle yaşanası Her şeyimizle tadılası O, hayatımızın müjdesidir. O, hayatımızın gayesi O, insanlığın şanlı payesi O, nur yüzlü O, gül kokulu O, resul O, habibullah .......... .......... .......... çırak |
O, hayatımızın gayesi
O, insanlığın şanlı payesi
O, nur yüzlü
O, gül kokulu
O, resul
O, habibullah
..........
..............................................
TEBRİKLERİM VE SAYGILARIMLA ŞAİR
.............................................
Böyle bir dostunuz oldu mu?
Daima düşünceliydi.
Susması konuşmasından uzun sürerdi.
Lüzumsuz yere konuşmaz; konuştuğunda ne fazla, ne eksik söz kullanırdı.
Dünya işleri için kızmazdı.
Kendi şahsı için asla öfkelenmez ve öç almazdı.
Kötü söz söylemezdi.
Affediciliği tabii idi.
intikam almazdı.
Düşmanlarını sadece affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer de verirdi.
Kendisini üç şeyden alıkoymuştu: Kimseyle çekişmezdi.
Çok konuşmazdı.
Boş şeylerle uğraşmazdı.
Umanı umutsuzluğa düşürmezdi.
Hoşlanmadığı bir şey hakkında susardı.
Hiç kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınar ve ayıplardı.
Kimsenin kusurunu araştırmazdı.
Kimseye hakkında hayırlı olmayan sözü söylemezdi.
Yanında en son konuşanı ilk önce konuşan gibi dikkatle dinlerdi.
Bir toplulukta bulunduğu zaman bir şeye gülerlerse, o da güler;
Bir şeye hayret ederlerse, o da onlara uyarak hayret ederdi.
Gerçeğe aykırı övgüyü kabul etmezdi.
Her zaman ağırbaşlıydı. Konuşurken çevresindekileri adeta kuşatırdı.
Kelimeleri parıldayan inci dizileri gibi tatlı ve berraktı.
Yürürken beraberindekilerin gerisinde yürürdü;
ayaklarını yerden canlıca kaldırır, iki yanına salınmaz, adımlarını geniş
atar,
yüksek bir yerden iner gibi öne doğru eğilir, vakar ve sükunetle rahatça
yürürdü.
Kapısına yardım için gelen kimseyi geri çevirmezdi.
Bir gün kendisinden yaşça küçük bir dostunun omuzlarından tutarak şöyle
demişti:
'Sen dünyada garip bir kimse yahut bir yolcu gibi ol!'
Her zaman hüzünlü ve mütebessim bir haletle dururdu.
Dert üzere sarfedilen hiçbir kötü sözü ağzına almamıştı.
Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz, bağırmazdı.
Fakirlerle birlikte yerdi; öyle ki onlardan ayırt edilemezdi.
Önüne ne konulursa yerdi.
Sade kıyafetler giyer, gösterişten hoşlanmazdı.
Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmez, bulunduğu mecliste ayrıcalıklı bir
yere oturmazdı.
Sabahları evinden çıkarken şöyle söylerdi:
'ılahî doğru yoldan sapmaktan ve saptırılmaktan, kanmaktan ve
kandırılmaktan, haksızlık etmekten ve haksızlığa uğramaktan, saygısızlık
etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım.
Sıradan değildi; ama sıradan insanlar gibi yaşardı.
O, Hz. Peygamberdi (aleyhissalâtu vesselâm)…..
................................................(ALINTI)