EL ÜSTÜNDE ÖLÜM
Açıldı uçsuz mana ve ben gerçeği kavradım
Biranda gece gibi karardım gündüz gibi parladım Anladım boşluktaki kütleyi aramakmış yıllarım Her karanlık tepeme çöktüğünde hüzünlenir ağlarım Yolumda dere tepe aştım zaman bana bir kapı açmalı Gök alnıma değdi kaçıp gitti korkaklar ben kaçmadım Rotasızları korkuttu heybetli yüksek dağların yamaçları Bu kervan sözü doğruları taşır kenara atar gözü açları Bu yol benliğini hapset der bu yol hiçliğe sevk eder Bu yol yanlış yoldan eder geride bırakmaz keder Bu yolda bir öğüt mücevher sandıklarına bedel Şimdi ayağına diken olanlara bu yolda gül ver Bu kervanın yolu zorlu azığı sükut suyu gözyaşlarım Sabrım yenik düştü indim sevindi düşmanlarım Nefsimi değil nefesimi taşladım eğlendi fikir ayyaşları Umudun yolunu şaşırdım fayda vermedi pişmanlığım Bir figan kopardı gönül dilim arz titredi kökünden Savruldu hiçliğim doğmayı hayal ederken külümden Dünya huzuru aldı elimden geriye kaldı yıkılmış ben Beni geriye çekti sonuca götürmesi gereken her neden Gürültü ediyorlar duymuyorlar oysa ben bülbülüm Ne haykıracak ne hesap soracak gücüm kalmadı gülüm Hayat kocaman yalan ölürken helallik yaşarken zulüm Geriye kalan kelle koltukta hayat el üstünde ölüm... |