0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1210
Okunma
Biraz sıra dışı olmalı şairin yaşantısı
Hüznü, sevinci, heyecanı ve tasası
Ya bir derdi olmalı onun derinlerde
Ya da ılık ılık kanayan bir yarası
Çıplak ayaklı bir çocuk mu gördü
Acımalı hemen yüreğinin ortası
Bir berberin tıraş koltuğunda dahi
Çok rahat olmamalı bir şairin hâli
Aynen cam kırıklarıyla doldurulmuş
Bir minderin üzerinde oturur gibi
Bir ilham, bir sızı, bir ıstırap, bir esin
Veya bir minareden dökülen acı sala
Acıtmalı onun bir yerini mesela
Hani bir anda başlayan bir depremi
Nasıl kaydetmeye başlar bir gözlemevi
İşte aynen öyle telaşa düşürmeli
Onun yüreğini aniden
İçine doğan bir beytin titreşimleri
Bir de hisleri, özlemleri ve hevesi
Anadolu’nun dağ çeşmeleri gibi
Her daim burmasız şırıl şırıl akmalı
Açık olmalı ilham muslukları sürekli
Hem üzülmek hem sevinmek için
Biraz fazla olmalı şairlerin bahanesi
Mesela bir bebeğin aniden gülmesi
Veya baharda öten bir bülbülün sesi
Ya da bir nineye kondurulan torun busesi
Hemen kımıldatmalı onun yüreğini
Yerine gelmeli birdenbire neşesi
Bazen de melankolik olmalı şair dediğin
Birbirine uymamalı saati, günü ve haftası
Ayları; ocağı, şubatı, nisanı ve mayısı
Hatta hiç derdim yok dediği bir anda
Kelebek gibi kaçırmalı onun uykusunu
Çok uzaklarda aç ölen bir kutup ayısı
Ya da için için ağlayan bir bebeğin
Yanakları gibi ıslatmalı onun şiirini
Darende yakınlarında bir kayısı ağacının
Yavaş yavaş susuzluktan kurumaya başlaması
Madem dört tarafımız yangın yeri
Madem bütün ortalık kan ve irin
O halde benim gibi fazla kilolarıyla
Başı dertte olmamalı bir şairin
Yanmalı,
Tutuşmalı,
İnlemeli...
Hani nasıl erir alazlı bir ocağın
Üzerine konan bir parça margarin
İşte aynen öyle dertleriyle erimeli
Mesut ÖZÜNLÜ
5.0
100% (2)