Malazgirt Marşı
Yıllardan bin yetmiş bir, aylardan ağustostu
Malazgirt Ovası’nda düşmanlar nefret kustu Bizans’ın üzerine hücum emri verildi O gün kanlı ovada ne hesaplar görüldü Haykırdı koca yiğit, inledi yerler gökler Kılıç şakırtısını dinledi yerler gökler Serdengeçti yiğitler atıldı dört bir koldan Menzile yürüdüler ceddin geçtiği yoldan Göz gözü görmez oldu meydandaki dumandan Zafer narası attı soylu yiğit, kumandan Yaktılar her ne varsa, savurdular külleri Karşılarında durdu karakter heykelleri Alparslan’ın ordusu atıldı seller gibi Yalınkılıç koştular kasırga, yeller gibi Arkasına bakmadan yürüdü alperenler Küçük dilini yuttu, yiğitleri görenler Giydiği elbiseler şehide kefen oldu Ruhlar semaya vardı, arda kalan ten oldu Malazgirt Ovası’nda dillendi dağlar taşlar Bizans ordularında öne eğildi başlar Dualı ağızlardan eksik olmadı tekbir Birlikte haykırdılar: Hakikat bir, Allah bir Bizans’ın askerleri önümüzde diz çöktü Karanlığın ardından beklenen şafak söktü Geceyi böldü şimşek, parladı gözün feri Cenab-ı Hak Türklere nasip etti zaferi Ruhlarını İslâm’ın harcında yoğurdular Oymakla yola çıkıp bir millet doğurdular Karanlığın ardından bir mübarek tan oldu Şehitlerin kanıyla coğrafya vatan oldu Coşkun bir sel gibiydi Malazgirt’te atlılar Mesafeyi yok saydı, rüzgârdan kanatlılar Canını siper etti yiğit subayı, eri... Açılmamak üzere, kapattık bu defteri Peygamberin övdüğü bu milletti, bu millet Bize göre değildi onursuzluk ve zillet O gün Anadolu’nun kapıları açıldı Şehitlerin üstüne ne rahmetler saçıldı Malazgirt deyip geçme, zaferlerin hasıdır Esaret kor ateştir, sinelerin pasıdır Bu zaferin ardından tarihe mühür vurduk Bu kutlu topraklarda nice devletler kurduk Kabımıza sığmayız, bize dardır Malazgirt!... Anadolu’yu açan anahtardır Malazgirt!... M. NİHAT MALKOÇ |