GözetmedenŞayet... Mümkünse Yüksek sesle konuşmayalım Hoparlör sesini açanlara ibretle nazar edelim Avazı çıktığı kadar bağıranları peki, nasıl can işitelim Duymakla İşitmek/ anlamak/ farkını Gözetmeden dinlemeyi nasıl becerelim Maksat halleşmek ise hassasiyet elzemdir bilelim Karşımızda veya yanımızda kim varsa sağır sanmayalım Gülü Koklarken Yapraklarına dokunurken Dikenine ibretle bakarken düşünelim Bir kuşun ürkekliğini, rikkatini içselleştirmek çekinmeyelim Dizeler... Şuurla tutuşmalı Zifiri karanlıkları aydınlatmalı Ufka açılan gönüllere hizmet sunmalı Ruhun kanatları olacak olan akıl ilme, irfana kanmalı Hece Harfe muhtaçtır Kelime ancak kelam olursa şiardır Lafıgüzarlık yapmak kalbe, vicdana zarardır Edep ve zarafet ancak hakikatin haşyetin deki hicaptır Suskun... Gönüller vardır Mahcubiyeti ayan olan hicrandır Varlık ve kudretin gerçek sahibinin farkındadır Dimağı sığ, hali zaruret içinde olsa da samimi ikramdır Tırnağı... Bir bir söküp aldılar Sırası geldikçe hiç durmadılar Dişlerini dahi bırakmadılar, konuşturamadılar İşkencenin bin bir türlüsünü uyguladılar, yıldıramadılar Şuuru Kaybolunca baktılar Bir müddet sonra hortumla ıslattılar Bitap ve çaresiz kalınca arzuya kapıldılar Lakin yine de atılan iftira ve haksızlığı razı getiremediler Bir Hücreye attılar Günlerce aç bıraktılar Bir deri, bir kemik kalınca çıkarttılar Bu kadar işkence ve hakarete rağmen onu yenemediler Mustafa Cilasun |