EYLÜL'DE YAPRAK DÖKÜMÜ
ansızın dökülüverdi gözlerimden
aslında yılların birikimiydi bu nedensiz başlangıçların vakitsiz nihayetinin ıslaklığıydı gözümden dökülen ve sancılı geçen zamanın kronik ağrısıydı belkide bir dışavurum bir fay kırımıydı hiç bir neden aramadan sevdim saçını yana taraması bir neden değildi gözlerinin yeşile çalması karanlık karası saçları ve kekik kokusu terinin tenime teması değildi neden salt sevmekti bunun adı çıkarsız yalansız ve düşünmeden sonrasını eylül öncesi eylemlerden tanıdım duvarlara solculuk yazar diline slogan dolardı kafasında kırmızı bandaj boynunda puşiyle dolaşırdı hep korkusuz ve sevimliydi yalanı hiç sevmez doğruları ise saklardı çoğu zaman haber vermeden gelirdi nerde olduğunu bilmezdim çözülmesi zor bir muamma bir o kadar da gizemliydi geceyi severdi günü doğuracağı için geç vakte kadar otururduk o konuşur ben dinlerdim çoğu zaman anlamazdım söylediklerini sözünü kesmez masal tadında dinler çocuk olurdum bir gün ortadan kayboldu bildiğim bütün yerlere baktım tanıdığım herkesi aradım yoktu hiç bir yerde yoktu kötü birşeyler olmuştu yoksa mutlaka arardı ihtilalin neden olduğu yaprak dökümüydü zaman dalından koparılan ne ilk ne de son yapraktı belkide zaman sonbahardı eylülün yağmurla yıkanmayan yüzüydü zaman kirli ve kan kokuyordu toprağın yüzü ben haala onu seviyordum bir gün bir gazetenin ikinci sayfasında gördüm onu açlık grevinin yirmiyedinci günündeydi yorgun ve inatçıydı solgun yüzünde açlığın birden çok ifadesi vardı doymak için ağlayan bir bebekti bakışları onu doyuracak şey ne yemek ne de yalandı ölüm kolaydı zor olan yaşamaktı onur ayaktaydı zulüm falaka yedi gün daha ve mevsim sonbahar bir yaprak daha ben hâla onu seviyordum yılmaz YANARDAĞ |
ya çağrıştırdıkları,
Yüreğinize sağlık
Sayın YANARDAĞ.