Günaha Dans
Bir ateş yaktın
Sonrasında hatırladığım Ateşin ortasında Günahla sarmaş dolaş dans ettiğim. Ateşi sen yaktın. Ve sen, Yasaklanmış olandın. Bu yüzden hiç düşünmeden aşk koydum adını. Yasaklı olanın cazibesi... Yaratan’ın bilinmeyen adını söyleyip Cennetten sürgün edilmek gibiydi; Sana “sevgilim” diye seslenmek kamuya açık alanlarda. Adını aşkla aynı cümlede kullanmak Orospu sıfatı yemek için yeterliydi. Oysa adının dudaklarımda bıraktığı tadı ne çok sevmiştim... Yasaklı olana diş geçirmeyi Hoş görmedi Tanrı. Cezamı verdi. Arafına sürgün etti beni. Aşk bir meydan okumaydı. Günahtın, yasaktın Bu yüzden hiç olamayacağın kadar davetkardın. Cehenneminde kavrulmak hiç korkutmadı Yandığım yerde külümden doğuracaktı çünkü bu aşk. Araftayım oysa... Yaratan en iyisini nasıl da bilir. Ateşten alıp boşluğa bıraktı beni. Ateşten doğacağımı benden önce biliyordu, Ruhuma anka nefesini kendi üflemişti çünkü. Boşluğa bıraktı. Kim olduğumu unutturana kadar tutacak burada beni. Başka türlüsü mümkün değil. Yaktığın ateşi her anımsadığımda Günahına tekrar doğmak isteyecek çünkü ruhumdaki anka. Unut beni sevgilim. Deliriyorum arafında. Bu boşlukta her şey birbirinin yerini alıyor zamanla. Teslim etmek istemiyorum seni, yerini alacak bir başkasına. İşte en çok bu yüzden deliriyorum. Seni içimde tutabilmek uğruna Gerçek benle Hayatın dönüştürdüğü ben savaş veriyor. Deliriyorum, içimde başka başka kendimler... En çok hangisi “sen” diyorsa ona sarılıyorum. Arafında nöbet tutuyor sürgün ruhum. Tanrı seyrediyor... Yine olsa yine yapacağımı biliyor. Aşkla yasak olan biraradaysa Tek bir an düşünmeden alevlere dalacağımı en iyi O biliyor... Yasak olana meyletmenin bedeli bu nöbet. Öyle güzel yaktın ki Razıyım arafın ızdırabında boğulmaya. Bedelin büyük olsa da Yangınını değişmem en gözde sevaplara... |