DUAM...Okunan duanın aminin deyim Cüssem yere düşer Fatiha bekler Zemheri karanlık efkarı demler Gurbetin koynunda hasta düştüm Geçmişimden geleceğime Yolculuğum başlar gecenin karanlığında Yalnızlığın sinesinde tek başınasın Mecal kalmaz bir yudum su içmeye Etrafında sadece sana bakan soğuk duvarlar Nara atsan kimin umurunda Duvarlar sesiz duvarlar sağır duvarlar dilsiz Dualar düşer dilinden Sesiz sadece ve sadece iç sesim ile Beşeri hayatın varlıkları duymaz sesimi Duyan sadece yaradan olur Dermanın sadece yaradan olur Döşeğim çamurdan göl sanki Yastığım taş ne ezilir nede rahat verir Yorganım üryan kalmış bedenim Dilde dua Şifa niyetine duaları çoktan unuttum gitti Tek bir dua kalır elimde Ondan gayrisine ne iç sesim ne dış sesim aman vermez Dokunurum cüsseme Alev içerisindeyim yanıyorum yangınların alevinde Sanki cehennem alevinin korundayım Garip bir sessizlik çöker üzerime Dilim kırılır hareketsiz ve biçaresiz olurum Gözlerim kapıda, gelirler diye umut içindeyim Çalınmaz kapım açılmaz kapım Gerçi kapıyı açacak mecalimde yok Yinede ayrılmaz gözlerim kapıdan Kapı sesiz duvarlar sesiz Ben naralar içindeyim sesimi duyanım yok Dökülür taştan yastığımın üzerine göz yaşlarım Yazılmış kaderime kimsesizliğime ağlarım İrkil ve doğrul Vakit gitme vakti değil demek isterdim Lakin çoktan terk eyledi takatim bedenimi Duam iç sesimin narası içinde gök yüzünü sallamaya başlar Hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçmeye başlar Baş rolde ben fügüran ben oluyorum Sahneler hep değişik olsa da Ben hiç değişmedim aynı rolde devam etmekteyim Hey hat Arışı aleme yaydım iç sesimi Duam belli duamın muhatabı belli Arzuhalimi söylerim Toprak beni çağırırken Sudan çıkmış balık gibiyim Çırpınır dururum Ölüm zoruma gitmez Ölümden korkum olmaz Hayrımla sevabımla Fani yolculuğa gidiş yolundayım Dileğim aslılı kalır boğazımda Duam sesiz sedasız terk eder benliğimi İç sesim yavaş,yavaş terk eder beni Tabutum uzun olsun sığmam normal olana Mezarım derin ve uzun olsun Bari orda rahat olayım Düşüncelerim benimle alay ederken Hesaba katmadığım çok şeyim vardı Dualarımın tek bir rotası vardı Ve dualarımın tek sebebiyeti vardı Evlat, evlat Dualarım ağır dualarım maden ocağı gibi Pimi çekilmiş bomba gibi naralarımın içinde Kaybolup gitti Açıl kapı açıl,açıl da evlatlarımın yüzünü göreyim Son teslimiyete varmadan Son bir kere göreyim Varsın dokunmasın ellerim ellerine Varsın sarılmasın hasta cüssem yüreklerine Sadece bir kere gözlerim değsin varlıklarına Hastane koğuş ve ben tek mahkumu Gardiyanlar ilaç olmuş biri gider diğeri gelir Hiç birinin faydası olmaz yaralı benliğime Tabiplerin ilacı sağaltmaz yaramı Harlanmış alev içindeyim ben yanarım Düşüncelerim yanar Duam yanar Sessizlik: Haber saldım yolum uzun yolum meşaketli Gidişi var dönüşü yok Görülmesi gereken son andır bu Teneşir taşıdır son misafir hane Açıl kapı açıl Açıl da gizlediğin evlatlarımın yüzlerini göreyim Açıl da yeni den doğuşumu seyredeyim Toprak beni koynuna almadan Haber saldım Döşeğim çamur yastığım taş Bunca acıyı hasreti nasıl çeksin bu baş Vicdanlar olmuş taş, taş ise yastığım olmuş Gecenin karanlıklarındayım gözlerim kapıda Varmadan son nefesin vuslata Görürüm diyorum evlatlarımı Toprağa kavuşmadan Unuttum ağrımı sancımı Hatta kendimi dahi unuttum Duamdan vaaz geçmedim Göster bana onların gül cemalini Canımı teslimiyete erdirmeden Dokunsun gözlerim onların yüzüne Onların kokusu dolsun tek kişilik hastane hücreme Cehennem alevi dönsün cennet bağına Hayli zaman oldu su içmeyeli Baya oldu gözlerim kapanmadı Her şey katlandım Lakin evlat hasretine katlanamadım Hadi Bir ses vermeden bile olsa gösterin yüzlerinizi Bakışlarınız ok olup saplansa da yüreğime Razıyım Gıkım çıkarsa namerdim Yeter ki siz bakın bir kere Ölüme giden bu yorgun babanıza Her gecenin sabahını iple çektim Kah bu gün kah yarın açılır dedim kapım Dalı verir içeri en kutsal misafirlerim Belki baba demeyecekler bana biliyorum Ona da razıyım Yeter ki son bir kere gözlerim görsün onları |
Çok Beğendim…
……………………………… Saygı ve Selamlar.