0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1027
Okunma
DELİSİN!
Sen açlıktan önce gelirsin;
Cinsel bir obje değilsin
Yok böyle bir yaşama sevinci
Aşkımsın çünkü benim
Bu aşk sıradışı
Kolayca anlayabileceği
bir aşk değil herkesin
Bu aşk bir nefeste sonsuzluk
Bir anda "Big Bang"
Dengi ateş, dengi nar, bengisu
Uyuyup uyanmamacasına
Aç susuz
Uzadıkça uzayan mutluluk
Sen açlıktan öncesin
Seni seven aklını yesin, delirsin
Sevgilim
Bir delinin hakkından en iyi sen gelirsin!
Deli ile delirten bir arada
Ayrılmaz bütünüyle kainat
Zıtların birliği üstüne kaim
Döner durur her daim
Veliliğini belirten insan-ı kâmil
Giderek genişleyen evren
Ancak böyle bir aşkın ateşine ş/âmil
Delilik ile deha arasında kıl payı f/ark
Sevgim taparcasına büyük sana
Yalvardığım zaman oldu
"Tanrım bu kadar aşk yeter bana!"
Ne olur çıldırtma beni, akıl payı bırak!
...
Yüreğimde doludizgin uçan atın
Aşkı ile tüm tabular yıkılır;
Işığıyla nur yüzünün
Bir ucundan girip kainatın
Öbür ucundan çıkılır...
"Işık, daha fazla ışık!"
Ruhumuz ezelinden beri
Doğası gereği güneş gibi
Taaa doğuşundan yanmaya alışık...
Şaban Aktaş
13.08.2017 - 12.15
() Alman şair Goethe’nin ölür iken son sözleri.
VAR İLE YOK ARASI
Raflarda yığınla
Dergileri avuçladım
Karıştırdım birkaçını
Niyetim eskiye dair
Bir şiirimi yayınlamaktı
Buldum da nitekim?!
Fakat çevirdikçe
Tozlu sayfalar arasından
Şairler, yazarlar geçti
Salih MerCanoğlu
Yunus Yaşar, Osman Polat
Musa Öz, Mehmet Demirhan
Haldun Çağlayan, Ahmet Ada
Veysel Çolak, Yılmaz Arslan
Ağırlaştım giderek
Taşıyamadım dergileri
Toplayıp, gerisin geri
Aldığım yere bıraktım.
Bir o zamanlara
Bir de zamana baktım;
Sayfalarda eski şiirleri
Sesleri kulağımda
Nerede o eski dostlar
Üç dergide dört adam
Artık şimdi yoklar?!
Sarı bir hüzün sardı içimi
Bilen varsa söylesin
Var mı başka
Ağrısız acısız
Ölümsüz yaşama biçimi?!
Şaban Aktaş
13.08.2017- 18.50
YILLARCA TAŞIDIM BEN O YARAYI
Yıllarca taşıdım ben o yarayı
Kesip atmasaydım, öldürürdü yâr
Yıkıldı gönlümün köşkü sarayı
Sanki tüm suç benim, ne günâhım var?!
Huyu bozuk insan söze gelmiyor
Merhametsiz vicdan dize gelmiyor
Yalan ile dolan bize gelmiyor
Yalanım yok benim, ne günâhım var?!
Dıştan bakıp yâr gözüne inanma
Ölçmeden tartmadan sözüne kanma
Her insan kendindir, dengindir sanma
Özü çürük ise, ne günâhım var?!
İki baş yastığa zorla koyulmaz
Gönüller bir olsa aşka doyulmaz
Nankörlük cahile kötü sayılmaz
Ayırdıysam yolu, ne günâhım var?!
İyiyken kötüye yaranamadım
İki yüzlü çirkin davranamadım
Yalanı bir türlü öğrenemedim
Hak hakikat yolum ne günâhım var?!
Çok söyletmen beni dertlerim çoktur
Çektiğim acıya had hesap yoktur
Cehennem dediğin sinemde oddur
Yanıp kül olduysam, ne günâhım var?!
Aktaş’m dert çile erene hastır
Acıyı ilaç bil yarene bastır
Hak’kı sevenlerin gönlü hep yastır
Hâlâ dilden düşmez, her gün ahım var...
Şaban Aktaş
13.08.2017 - 22.18
KISA ŞİİR
Beyni ısınan telefon
Ne diye surat ediyor;
-Kapat gayrı, son!
İnsan beyni de işte
Aynen böyle kızar,
O öfkeyle kalkar
Kısa şiir yazar!
Şaban Aktaş
13.08.2017 04.15
Ç/AKILTAŞLARI
Sabah sabah arkadaş listeme
Şöyle bir gözattım
Maşallahı var dostlarımın
Her biri çok kıymetli benim için
Birini diğerinin yerine koyamam...
Dost demek
Bir deste iskambil kâğıdı değil ki
Dostlarım ile
Kumar oynar gibi oynamam
İyiliğini gördüm
Kötülüğünü görmedim kimsenin...
Dostlarım benim sevincim
Neşem, mutluluk kaynağım
Zor zamanlarımda
En güçlü dayanağım
Canım sevgili dostlarım benim
Yeni bir güne başlarken
Hepinize içten bir merhaba
Sevgiyle umutla günaydın...
İyi ki varsınız dostlarım
Bilgi, donanım, erdem
İnanın sizler hiçbiriniz sıradan değil
Arı duru, tertemiz
Sahilinde yıkanan çakıltaşları gibi
Yüreğimin parçasısınız her dem...
Şaban Aktaş
14.08.2017 - 10.57
GÖNÜL YÜZLÜ ÇİÇEK
gece sonsuz
kara bir kıl çadır kadar büyük
sen ile benden geçiyor ekseni
yani orta direksin
düğümler arasından yıldızlar parlıyor
sanırım oğlak dönencesindeyiz
oğlak oğlak bakıyor gözlerin...
sen ey dalında güller açan fidan
üşüşmüş yıldız kümeleri
börtü böcek gibi dallarına
susuzluktan kurumadan
ağustos böceklerinin dilinde figân
gel sen beni de al
bahar dalı, çiçek çiçek kollarına
sen ey gönül yüzlü çiçek
bir yürekten geçen
bir dilekte açan
bir yürekte göçen
en güzel çiçeksin;
ölümsüzlüğüne adandı bu şiir
dikenin yaprağın kadar güzel
bakışınla delip geçen kirpiklerin
sivri uçlu birer hançer;
benim ile ağlayıp benim ile gülecek
benim ile solup gideceksin...
uçup gelen esin perisi
uçup giden kelebeksin
bende ikiz ruhun ile
binbir türlü çiçek
renkahenk börtü böceksin...
bazan yerden göğe çıkarsın
bazan gökten yere bakarsın
ayçiçeğim, ateş böceğim
ışığın işler genlerime;
en son birlikte gezdiğimiz de/seninle
nasıl da işlemiş yüzün
Güzelyurt Vadisi’nde
fotoğrafını çektiğim kenger çiçeğine?!
bakışın öyle gizemli
öyle güçlü ki senin
birlikte olduğumuz her anı
saniyesi salisesine
siyah beyaz bir film;
kemiğimden
iliğime işledi desenin
ahenk oldun, ritim oldun
şarkılarımın, türkülerimin
perde perde tel tel sesine...
her güzel çiçeğin var elbet dikeni
tomurcuk gonca gül gibi
çölde açan kaktüs
Aktaş’a işlenmiş;
sütbeyaz mermer üstünde friz
Güzelyurt Vadisi’nde
İğde çiçeği kokulu
benim ile gezer hâlâ güzel bir kız;
bir yamaçta çiçeğe duran akantus...
Şaban AKTAŞ
13.08.2017 - 03.12
Doğaçlama bir şarkı doğrudan şu an yazıyorum;
OH OH İŞTE NE GÜZEL!
Oh oh işte ne güzel
Haşlanmış patatesler
Yanında bir demli çay
Kahvaltı keyfine say!
Peynir zeytin nerede
Aç hele şu dolabı
Şurda kaşar kalıbı
Şu tabakta zeytin var
Yetmez mi ki bu kadar?!
Ekmeği biraz ısıt
Dilim dilim tavada
Birazcık tereyağı
Doldur bir bardak da süt
Üstüne bir de bal var!
Her şey çıktı ortaya
Çayı doldur bakalım
Afiyetle yiyelim
Sonra "Şükür" diyelim...
Şaban Aktaş
13.08.2017 - 14.49
Evet benim için kahvaltı yeni başladı, inanmıyacaksınız ... Müziği de beraber geldi...