Ağıt
Toprak ve çiçek
beyaz toprak ve mehtap tekrar ağlıyor kan kızılı Gecenin ayazında filizlenen karanfiller susuz olgunlaşan kızıl topraklarda Kör genç bir kadın önünde yırtık bir yelek elinde düğme, iplik ve iğne ve karıştı toprağa o gece aşkımıza nispet edercesine Pencerelerin camları buğulu güneşe doğru gömülen manzara yorgun yatıyor zemheri kışlarda Nasırlı çatlamış narin ayakları öğle uykusunda onu izliyorum alaca gün batışını, ayı izliyorum Ahşap pencerenin kırık camları mutfağa gelip etrafa bakıyorum yıkanmış bulaşıkları görüyorum Bir loş şarkı çınlıyor kulaklarımda pusulasını şaşırmış eski bir nağme sessiz sedasız yakınlanıyor mavi ufuklarda… |