ASU
Cemrenin toprağa, düşüşü var ya
Koktu mu ilkbahar, kokardı Asu Kaşları Marmara, gözleri derya Baktı mı İstanbul, bakardı Asu Seyrine duranın, içi geçerdi Buradan taşınır, öte göçerdi Gülünce yüzünde, güller açardı Yaktı mı ciğeri, yakardı Asu Uyku unutturur, surat astırır Öğünü saptırır, aş’ı kestirir Edep zirvesinde, rüzgar estirir Çaktı mı şimşekler, çakardı Asu Rehberi Kuran’dır, öğüt tanımaz Bilecik’i bilmez, söğüt tanımaz Delikanlı demez, yiğit tanımaz Yıktı mı devirir, yıkardı Asu Ecnebi düşlerde kaybolup yitmez Nasıl asaletse tükenmez bitmez Anasından evvel ahıra gitmez Çıktı mı Hira’ya çıkardı Asu Ne ümit verirdi, ne bal sunardı Telli terbiyeli, bir hal sunardı Helal bildiğine, helal sunardı Aktı mı zarafet, akardı Asu Dünyaya bedeldir, bozkırı diye Yozgat’a gitmezdi, Çankırı diye Türk’ün töresine, aykırı diye Taktı mı felaket, takardı Asu |