EY BÜLBÜL!..
Bir bülbül kondu
Söğüt dalına Baktı durdu masumca Kül rengi tüyleri Yaktı gönlümdeki Soğumuş külleri Özüm bana söz geçirdi Gönül içimde eğilip büküldü Sanki bambu gibiydi Söğüt dalı narindir Çabuk kırılır Bambu eğilip bükülür fakat kırılmaz Kafamı gönlümü donatan bülbül Kırılacak dallar arasında Kırılgan kırılgan oturma Bambulaş biraz sende Vazgeç söğüt dalı gibi kırılıvermekten Şimdi benim gönlüm bambu dalı Varla-yok arası dallarım Gizlendi senelerce Toprak altında boğum-boğuma Hıçkırırdı nice niceler İşte o yüzden kimi dalları ip ince Sert sert uzamışlar Eğilmeler sevdadan değil Küme küme uçup giden kuşlara selamdan Yaprakları iki kanatlı kırlangıç Bambu ağacı nazla uzun yıllar toprakta Şimdi artık atakta Eğilip büküyor rüzgar; Sert sert göğe ağarken Nice yılların acısına Gönül bembeyaz ve yumuşak Yolu sevdalara açıyor Bambu yaprakları birer kırlangıç Rüzgar estikçe ötüşürler Nice yılların acısını Yaprak yaprak büyütürler Yakıp bütün ümitsizlikleri çığlık çığlık söyleşirler Durma hayat önünde... Önünde!... Umutsuz umutsuz Söğüt dalında gezinme |