Sen sana aitsin, öyle mi dedin, " Yok ben seninim!’ yâr, böyle mi dedin Çözemediğim bir iş var bu işte, öyle de böyle de aklımı yedim!
Aynalarda ben hep yüzünü gördüm, çiy düşen gül gibi hüzünü gördüm, Ilık ılık içten süzümü gördüm, bu bir sevda seli bir nehir dedim
Bırak coşkun aksın aktığı kadar, gözlerin göz göze baktığı kadar, Yaksın aşkla hasret yaktığı kadar, boşalsın içimden bu zehir dedim
Biliyorsun bu aşk içime battı, kâlbimde iğneli gül oya yaptı, Gün battıkça gülgüneşe boy attı, ateşte açan gül benimdir dedim
Diler isen mevlâm aşkı veriyor, gönlüne en yüce köşkü seriyor, Eşsiz bir ışıkla beyin eriyor, akil ışık, aşkla ser’indir dedim
Aşk özümde közle tuz imis meğer, göze bakan gözle yüz imiş meğer, Gözündeki derya gönlüme değer, gönlümün der/yası derindir dedim
Geldi balkonuma kumru kuş kondu, baktıkça gözlerim seni kuş sandı Bir yaz yağmuruyla karlı kış döndü, gözümdeki yaşa selindir dedim serin esen yel/e /serindir dedim
Üzüm üzüm üzme, gel üzme yeter, gözünle bir süzüm d/al s/üzme yeter Sana bir gelinlik, al yazma yeter, nerede al görsem gelindir dedim
Aktaş yine sular bendin aşıyor Gülün hasretiyle derdin taşıyor, Felek her gün göğe bulut taşıyor, unut gözyaşımı terindir dedim Gözle gönlü yakan ferindir dedim
Şaban Aktaş
26.07.2017 - 09.34 Fotoğraf: Şaban AKTAŞ
SAÇLARIM
Saçlarım hâlâ simsiyah, bir teli bile ak değil Aşktır gerçek başımdaki, boşuna bir merak değil
Saçıma ağarma dedim, başa merak sarma dedim, Gel gönlümü kırma benim, gönlüm zengin çorak değil
Baştan çılgın aşklar geçti, okşayan el, saçlar geçti, sivri tırnak uçlar geçti, sırtımdaki tarak değil
Saçlarım geceden kara, tel tel siyah bir makara Alev alev kordan kora, aşk kömürden ırak değil
Senin de saçların orman, tel tel yazılı bir ferman, Gözlerin derdime derman, sevdam boş bir firak değil
Ağarmadan bekleyecek, günüme gün ekleyecek Bir gün kâlbim tekleyecek, Aktaş matem gerek değil
Şaban AKTAŞ 25.07.2017
SALDIKÇA SALDIM GÖNLÜMÜ ENGİNE
Saldıkça saldım gönlümü engine, Eremedim yüreğimin dengine Ölürsem kab’rime bir gül diksinler Ne gerek var başucumda sengine?!
Zaten adım Aktaş değil mi benim Öz suyumla kireç erittti tenim Salkımsöğütlerde eserken yelim Karışsın saçların gülün rengine
Gönlümün sesini duydum da geldim Sev diyen sesine uydum da geldim Ateşten gömleği giydim de geldim Gördüm ki gül ve kül dengi dengine
İçten dileklerim bitmedi daha Biçilmez yürekten merama paha Ölenler dirilir belki sabaha Dilerim Tanrıdan seni ben yine!
Şaban Aktaş 25.07.2017
ÇOÇUKÇA YILDIZLAR
bilmezdim yapısını evrenin gökyüzüne bakıp geceleyin ne düşünür bir çocuk; saçılmış sürüsüyle inci boncuk. çıkıp toplasam, merdiven yok kırılsa cam, sırça ayağıma elime batar ayağımda pabuç, elimde eldiven yok! .. akşam olunca ’ herkes evine pire deliğine!’ derdi ninem, dedemin çiftliğinde
yazın sıcaklarda ağaç altında bir çardak çardağın köşesinde su dolu bir toprak testi ya da ağaçtan oyma ülüklü bir bardak yatacağımıza yakın cibinliği kurardık iplerini ağacın dallarına bağlayarak, yoksa sivrisinekler canımızı yakar uyutmaz dıngıl dıngıl sabaha kadar...
talalarda börtü böcek sesleri efil efil servilerin yaprak hışırtısı, incirlerin dibinde gezeleyen kirpilerin kıpırtısı gelirdi kulağıma serin serin ışıl ışıl yıldızların altında dalar giderdim uykuya mışıl mışıl bazan masal anlatırdı ninem hepsi uçup gitmiş aklımda yok hiç bi denem
Şaban AKTAŞ 26.07.2017 01.43
AŞK BU İŞTE; DAHA NE OLSUN?!
-I-
Eflâtun bir rüzgâr eser gecenin ortasında, uzak yıldızlardan bakıp gülümse, gözünü kırp, bir nefes ver, yanıyor yüreğim aşk potasında...
-II-
düşününce bir an kendimi uçsuz bucaksız engin tropikal düzlüklerin kıyısında buluyorum başlıyorum başıboş yürümeye hiçbir hedefim yok steplerden savanlardan geçiyorum beyaz benekli ceylanlar ilişiyor gözüme dönüp dönüp bakıyorlar bana aldırmıyorum, yürüyorum habire ve gün bitiyor güneşin kızıllığı çöküyor her yana yorgun düşüyorum, uzanıyorum bir şimşir ağacının altındayım yıldızlara bakarken, tek tek çoğalıyorlar tuba dallarında elmalar, ayvalar turunçlar kirazlar ve nar, uzanıp koparmak istesem iştahım yok, yorgunum yolcuyum yolum uzun uyuyakalıyorum
...
-III-
uyanıyorum ki sabah olmamış daha biraz var kuşlar ötüyor erkenci kumrular, derken minareden bir ezan sesi uzattıkça uzatıyor, ezan değil sanki gamlı yaslı sesinde yanık bir nağme yatıyor...
-IV-
ben hâlâ düşlerimde tuba ağacının altında yatıyorum, bir dilek tutuyorum dallar gül açsın yayılıyor dağlara ovalara güneşin ilk altın ışıkları ışıkla doyuruyorum karnımı
-V-
biliyorum her sabah sen ve ben aynı sofrada kahvaltıdayız gözlerinde doğuyor güneş güneş ile yola devam yok hiçbir aşkta böyle tatlı ateşten kıvam, sen benim yürüdüğüm yolsun yolumda gülsün, çölsün, gölsün nehirsin, balıksın, pulsun aşk bu işte; daha ne olsun?!
Şaban AKTAŞ 25.07.2017 - 17.27
BİR NEMRUT’UN ANATOMİSİ
Ekip biçtiğinden kârın mı vardı, söyle nerden buldun sen bu serveti El avuçta yoktu, fakirdin açtın, Karun oldun; soydun şu memleketi?!
Sanma millet bu olanı görmüyor, giren çıkanla kalanı görmüyor, Yalana talana akıl ermiyor Nemrut’tan farkın yok; soydun milleti?!
Hani nerde kaldı selamet yolu, adım attığın yol kıyamet yolu Kırıldı herkesin kanadı kolu, sen bir kaz yerine koydun milleti!
Zat-ali olan tamâhkâr olmaz tamahkâr olmayan günahkâr olmaz Elinde maymuncuk anahtar olmaz, oylum oylum oyla oydun milleti
Şaban Aktaş 25.07.2017
ARAF
Cehennem dediğin söyle ne taraf Kor düştü gönlüme yandı her taraf Cennet ile cinnet arasındayım Gözlerinin orta yerinde Araf!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ÇÖZEMEDİĞİM BİR İŞ VAR BU İŞTE?! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÇÖZEMEDİĞİM BİR İŞ VAR BU İŞTE?! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.