TEKKE EDEBİYATIE)-DEVRİYE Devriyyeler işledikleri konulara göre ikiye ayrılırlar: Bunlardan kavs-i nüzûl’ü anlatanlara "Arşiyye", kavs-i urûc’u anlatanlara ise "Ferşiyye" denir. Arşiyyelerde mutlak varlıktan ayrılıp dünyaya (âlem-i süflî) gelinceye kadar geçen macera, Ferşiyyelerde ise, dünyadan tekrar yüce âleme doğru yapılan seyahat anlatılır. Devriyeler; koşma, destan, nefes, ilahi biçiminde yazılabilir. Türk şairleri içinde en güzel devriyyeler; Şîrî, Niyazî-i Mısrî, Sun’ullah Gaybî, Abdülahad Nûrî ve Üsküdarlı Haşim Baba gibi yaşadığımız çağın Bektaşîlerinin teşkil ettiği bir grup şair tarafından yazılmıştır. E)-DEVRİYE 1- (arşiyye) Yunus Emre’den bir devriye örneği Ey kardeşler ey yaranlar sorun bana kanda idim Divanlar dinler isen deyiverem ezelî vatanda idim Evvel dilimdeki budur Tanrı bir rasûl Hak’dürür Anı böyle bilmez iken bir acep gümanda idim Kaalû belâ dinilmeden tertip düzen eylenmeden Hak’tan ayru değil idim ol ulu divanda idim Eyyub ile derde esir inledim ben çektim ceza Belkıs ile hem taht üzre mühr-i Süleyman’da idim Yunus ile balık beni çekti demeye yuttu beni Zekerriyya ile kaçtım Nuh ile tufanda idim ismail’e çaldım bıçak bıçak bana kâr etmedi Hak beni azad eyledi koç ile kurbanda idim Yusuf ile bir kuyuda yatdım bile çektim ceza Yakub ile çok ağladım bulunca efganda idim İsa ile Musa ile sürdüm çıktım Tür dağına İbrahim ile Mekke’ye bünyad bırakanda idim Mi’raç gicesi Ahmed’in döndürdüm arşda na’linin Üveys ile öründüm taç Mansur’la urganda idim Ali ile saldım kılıç Ömer ile adi eyledim On sekiz yıl Kaf dağında Hamza’yla meydanda idim Yunus senin âşık canın ezelî âşıklar ile 0l Allah’ın dergâhında cevlân-ü seyranda idim Yunus EMRE ……………………………………………. KİMBİLİR Katre idim Ummanlara karıştım Kaç bulandım kaç duruldum kimbilir Devre edip alemleri dolaştım Bir sanata kaç sarıldım kimbilir Bulut olup ağdığımı bilirim Boran ile yağdığımı bilirim Alt anadan doğduğumu bilirim Kaç ebeden kaç soruldum kimbilir. Kaç kez gani oldum kaç kere fakir Kaç kez altın oldum kaç kere bakir Bilmem ki kaç katip ismimi okur Kaç defterde kaç dürüldüm kimbilir Bazı nebat oldum toprakta sürdüm Bilmem kaç atanın sulbünde durdum Kaç defa cenneti alaya girdim Cehenneme kaç sürüldüm kimbilir Kaç kez alet oldum elde bakıldım Semadan kaç kere indim çekildim Balcık olup kerpiç kerpiç döküldüm Kaç bozuldum kaç kuruldum kimbilir Dünyayı dolaştım hep kara batak Görmedim bir karar bilmedim durak Üstümü kaç örtü bu kara toprak Kaç serildim kaç dirildim kimbilir Gufrani’yim tarikatım bos değil İyi bil ki kara bağrım tas değil Felek ile hiç hatırım hoş değil Kaç barıştım kaç darıldım kimbilir (Gufrani) Bu da Aşık Lüzumsuz’dan bir devriye örneği NEDENİ BUYMUŞ Neler gördüm neler, bir deyim hele Mevlâ’m şu göklere yedi kat koymuş Neler var katlarda, bilseniz hele İnsan da derece, nedeni buymuş Sonsuz bir güzellik, ârş-ı alâ da Duymuştum bunları, gal-u balâ da Ukba da gör hele, izin salâ da İlahi nizama, çok güzel uymuş Ruhlar âlemin de, beklenir sıra Zamanı gelenler, iner yok kura Bedende doğmadan, çıkamaz tura İzinsiz doğum yok, onlar da duymuş Öyle bir nizam var, koca evrende İbretliktir her şey, oysa çevrende Sınavda olduğun bilmez devranda Mevlâ’m güzelliği, semaya yaymış Manevi duyguyla, dolmak gerekir Niçin yaratıldık, bilmek gerekir Dostunsa yüzüne, gülmek gerekir Tebessümü Allâh, sevaptan saymış Ayrılması gerek, maddeyle, mana Bu yüzden gerek var, sağlam imana Gece bakıyorken, şu asumana Sanırsın sadece, bir yıldız kaymış Lüzumsuz, secdeden, kalkmasın başın Sebebi var mutlak, gördüğün düşün Allah için olsun, gözde ki yaşın İnsan bedeninin, fazlası suymuş Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ |
Sebebi var mutlak, gördüğün düşün
Allah için olsun, gözde ki yaşın
İnsan bedeninin, fazlası suymuş
Gönül kaleminize sağlık şiir hocam
Ne kadar huzur ve ışık veriyor bu sayfa
Şiirli günler ...