Annemin kırık dalıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 2007 yılında ölen kardeşim Hicran’ın anısına yazılmıştır.
Her sabah uyanır annem erkenden
Bakar pencerenin kenarından Ellerinden uçup giden Hiç gelmeyecek kızını bekler. Gözlerinde bir damla yaşla Boğazında bir kısık çığlıkla Ellerinde terden renkleri solmuş Kızının fotoğrafıyla. Bu sabah yine Annemi aradı gözlerim pencerede Ama göremedim Yatağına, başucuna gittim. Renklerinde acı ve sevgi ile iç içe geçmiş Bir gül kondurdum al yanaklarına. Göğsünün üzerinde yine Kızının fotoğrafı, Sıkı sıkıya tutuyordu. Gözleri kızarmıştı. Belliydi. Gece ağlamıştı. Sonra… Uyanıp gözlerime baktı. Sanki yüreğimi söküp aldı. Ve “Yine mi kızıma kavuşamadım” dedi. Ağladım, ağladım, ağladım. Sonra dedi ki: “Oğlum, Bir anne için evlatları dalları gibidir. Her bir dal büyür çiçek açar, Meyve verir. Bu annenin onurudur. Çünkü kökleriyle topraktan İki damla can suyu söküp Dallarına ulaştırır. Anne dalları için yaşar. Dalları kırılınca anne, Meyvesiz kalır. Çürür. Sonra da Ölür. Benim bir dalım kırıldı” “Oğlum, Evlatlarımı her sabah Sevgiyle uyandırırdım. Sevgimle besleyip okula yollardım. Ama o sabah, Uyandıramadım, uyanmadı. Avucuma sararmış yaprak gibi düştü.” Ellerini tuttum annemin. Öptüm, başıma koydum. Çekti elini. Kızdı. “Öpme ellerimi! ” dedi. “Bu eller, Kızımı saramayan eller. Bu eller, Daha on yedisinde Kızımı kara toprağa koyan eller.” Bir sabah yine, Erkenden annemi Pencerenin kenarında buldum. Yerdeydi kızının fotoğrafı. Elleri yandaydı. Gözleri uzaktaydı. Erkek kardeşim ağlıyordu. Kız kardeşim ağlıyordu. Ben ağlıyordum. İki söz yükseldi ciğerlerimden “Kızına kavuştu” |