Hakikat
Ben bugün hayatımı muhasebeye çektim.
Doğru ve yanlışı ayırmak güç olmadı aslında. Çektiğim acılar geldi aklıma yine yüreğim kanadı. Birde yüreğimin hızına hız katanlar; ve ansızın gülmelerimi gözleyen, Ben güldükçe gülüşlerime etki eden bir çift masum göz. Aslında qeç olsa da ben bugün,insan olmayı öğrendim Ben bugün kendi penceremden bakmamam gerektiğini öğrendim İnsanız ya huyumuz kurusun, dilimizi hapsedemeyiz. Başkalarına bakarken hep kendi pencerelerimizden bakarız. Hani o an tek amacımız onu yargılamaktır, Suçlamak için sebepler, bahaneler ararız. Ama konu izlediğimiz pencere olunca, bir ağaç kenarına çekilerek Kaderimize yükleriz hatalarımızı ve öfkelerimizi, yahut geride kalmışlıklarımızı. Aslında qeç olsa da ben bugün, yüreğimin derinliklerine kulak vermeyi öğrendim Ben bugün yüreğimin hesabını verdim. Biliyorum artık sen yoksun, olmayacaksın da Sen güldüğünde yüreğim titremeyecek mesela, sesim kısılmayacak, Ve ellerim her yağmur yağdığında, Sanki seni alıp oradan oraya savuracak, Başka diyarlara götürecekmiş gibi sıkı sıkı sardığım ellerini tutamayacak Senden sonra hayat; rüzgarların önüne kattığı çınar yaprağı gibi süzüle süzüle değilde, Fındık yaprağı gibi döndüre döndüre savurdu beni. Savurdukça içim acır oldu, her defasında bir yerlerim kanadı Her savuruşunda kalbimde oluşan bir sancı. O savurdukça ben yeniden düştüm, yüreğimde bir acı ile saplanıp kaldım düştüğüm yerde Sende haklısın güzelim hep derler ya hayat kanatacak ki, Değerini bilesin hayallerinin diye. Düşündüm de şimdi, sen miydin yüreğimi bu kadar acıtan Yoksa rüzgar mıydı her savurduğunda kanayan yerlerimi tekrar kanatan..! ! ! ! |