en güzel günlerimizi kendimize yakın bildiklerimizle geçirdik şimdi uzaklardasın şarkısını hep sonradan söyledik
ve hep sonradan gelecek aklı kavak yellerine emanet ediyorduk kalbi baş köşeye koyduğumuz zamanlarda
seni versinler ellere beni vursunlar dramıyla ajitasyonun dibine vuruyorduk bir tek dileğim var mutlu ol yeter yalanını söylerken duvarlara ağlar sanıyorduk.. halbuki duvarlar pis pis sırıtıyordu acınası saf halimize
yukarıda yazdıklarımı boş ver ne edebi bir anlamı var ne de tutarlı bir yanı hayallerle
her şeye zaten geç kalmıştık geç denilen yerden başlayarak her hikayeye bir başkasının yakıp söndürmediği ateşlerde inim inim inlerken başka bir yangının imdadına su oluyorduk küllerin altında..gizlice
aslında kurtarıcı rolü üstlendiğimiz bu oyunda kahraman olma arzusunun yegane nedeni yarım kalmış hikayemizi tamamlamaktan başka bir şey değildi
şimdi ;
kapına bırakacağım akşam gülleri derdim ellerimde derdim akşamı beklemek değil solgun güller de değil şarkılar değil fallar hiç değil papatya mevsimi geçti geçecek gelinciklerden alacağım var benim onların da bende.. biliyorum çiçekler bahanedir sevgili kuşlara özenme sen su ol ben hararetin dilim dönmüyor artık kalemin canı cehenneme geç kalmışız zaten çok bekletme
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
şarkılar ve fallar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
şarkılar ve fallar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Yalın ayak başı açık gel bana sokağın kaldırım taşlarını inleterek topuklarının sesi yüreğimi yaksın ve dola diline sensiz olmuyor şarkısını bensiz olmaz demiştim be sevgili bırak bu şarkıları bırak bu şiirleri mızrabın tele dokunduğu gibi dokun yine yüreğime ve şahlansın dile gelsin hislerim yak bir sigara gelişime küllerinde öldür umutsuzlukları ve dumanında raks ettir çıplak bedenlerimizi hadi şarkıların da dediği gibi sesiz ve çıtırtısız gel yalnızlık utansın boynunu büksün sensizlik kapına koyduğum kırmızı güllerden başına taç yap gel gelmek için bahane arama bahanesiz gel tıpkı seni bahanesiz sevdiğim gibi
senin her şiirin ilham kelebeklerini takıyor saçlarıma çok güzeldi saf masum bir aşk düşmüş yine sayfana
hmm.. üç saatlik yürüyüş.. formumuza önem veriyor gibiyiz
açık alanda yürü.. mümkünse ağaçlıklı yer olsun.. sporu kapalı alanda yapmamaya gayret et.. ve spor yaparken teli yanına alma.. metal ya da altın takı olmasın üzerinde.. daha sayayım mı :))
Sanki konuşur gibi bir yazı tarzın var ve böyle olduğu için de şiirlerinde akıcılık var fazlasıyla.Hiç bir zorlanma yok,aman şurası şöyle olsun şiirimin aman burası böyle olsun gibisinden.Şair şiirlerini strese sokmuyor.Ben de başlarda senin gibiydim sonra birkaç eleştiri gelince dikkat etmeye başladım ama bu dikkat sanki beni kalemimden özümden uzaklaştırıyor gibi hissediyorum.Mesela birkaç şiir önce, şiir okumama gelen eleştiriden sonra eskisi gibi rahat okuyamıyorum şiirlerimi.Eskiden bir defada okurdum şimdi defalarca uğraşıyorum ama daha kötü oldu sanki.
Oysa içinden geldiği gibi olmalı tamamen.Herkesin kendine has bir tarzı var çünkü.Sen en iyisini yapıyorsun.Bu da yorumdan çok dertleşme gibi oldu ya neyse bu gün de böyle olsun.
zaman zaman konusu geçtikçe değiniyorum.. diyorum ki; şiir ya da yazı bölümüne yazdıklarımı bir kalıp tanımlaması içinde düşünüp o kalıba bürünerek yazmıyorum diye.. bu yüzden kendimi serbest hissederek yazıyorum.. ha hangi kalıp içine girer bilemem.. doğrusu pek ilgilendiğim mevzu değil
eleştirinize saygı duymakla beraber merakla şiirlere yaptığınız yorumlara baktım demin..
açıkçası bazı yorumlara katılmasam da genel olarak doğru tespitlerde bulunduğunuzu düşünüyorum
dedim.
bu kalemin altıncı hissi çok kuvvetli
yansımalardan dökülenler
selamlar.
saygılar,