BİR YOLCU GEÇTİ HAMAM YOLUNDANUzayıp giden hamam yolundayım Kırmızı kiremit boyalı katlı saçaklı evlerin bacalarından Biteviye siyah duman tüterken Çocukluğumun geçtiği modern Bazen uzun paçalı, bazen de kot pantolon ayağımda Bir yolcu geçti 4 asırlı çınarlı yoldan şimdi Tertemiz huylu esmer yağız delikanlı Şehrin gülümseyen tavrı her zaman da pek anlamlı... Ve bir gün olmayacak duaya amin etmedim Şehrim çok değişti bir avrupa şehri olmaya aday Hala içinde birikmiş olan yangınları göğsüme vurur Tekrar büyüdüğüm şehre durup Eh şöyle bir baktım bir daha baktım... Şehrin merkezine öyle bir giriş yaptı uzunca tramway Her taraf karışmış ne olduğunu anlamadan İnsanlar şaşırmış iner, biner durur... Gölgesinde günü misafir eden insanlar Hep görürsün hamam yolunda oturmuş kanepede Oturmaya para yok çay servisi ikramlar pek dolu... Banklarda yorgun güzel insanlar görürsün Sonra bir sigara daha diye, birbirine ömür dileyen Keşkeleriyle avunmuş kadınları görürsün İyiki gelmişiz diye, söyleşen gençleri, imrenerek Bir tarafta keman klarnet sesi Bir cümbüş ağırlığı vardır dinlendiren müzikleriyle Yaşlarıyla yalnızlıklarını içine gömmüş bu insanlar Yeni bir dost arayan kasketli amcam, iki lafın belini kıracak Çizgili gömleği, elinde tesbih ezanı gözleyen Acı kahve telvesinde umudu kovalayan tutkular... Geldi demli çaylar haydiii sesiyle Ortalığı karıştıran bir ses ta uzak kırathaneden İyisimi sen şurada soluklan artık bakalım Tütün bakışlı gözleri yandan puslu Yak tabakadan bir cigara daha neler göreceksin Gülüşlerinde gizli aşıklar vardır gezintilerinde Su boyu yeşilinde öğrenciler hepsi umut dolu şafaklarda Okullu geleceğinden... Acıktım diyen bayılır çiğ böreğin kokusuna yolcular Hamamların yolunda insanların neşeli sesi İstasyon dar boğazında nargile nefesi dağılır Köşeyi döner müziğin enfesi, kızılcıklı yolundan Bir durak ötede ayrılık caddesi vardır... Aşıkların dönüş yolu kızılcıklı hızlı tren caba Şimdi dönüş gecesi Bir cam kenarı istersin biletinden Camın buğusu değsin yanaklarına Koşarak gidersin yakınlarına Artık not düşmelisin akıl usunun bir kenarına Belki anlatacakların vardır yakınlarına İnsanlar kaybolmuş yeni bir günde düşleriyle Güneş doğmamıştır henüz, salınan ıhlamur ağaçları akıllarda kalır Tertemiz kır çiçekleriyle hamam yolu dop dolu Kar düşmüş hayali kirpiklerine... Silinmez anıların Son koltuğuna kadar gezinir gözler hızlı trenin sıcaklığında Az sonra inecek veda edeceksin şehrime Hüzün çökmüştür şehrin derinliğine Yalnızlık dileme kendi kendine Bir başka aşk ve masal şehri Bünyesinde barındırdığı güzeliikleriyle Dile ne dilersen dile, avucunda gizlediğin kadarıyla Hala gençliğimi anar dururum Bir yolcu geçti çınarlı yoldan şimdi... Behçet Bük 24.6.2015/Eskişehir |