karanlığın emzirdiği kan pıhtıları topluyorum göğümün bağrında çağıl / damla çağıl / damla sana d/üşüyor içim...
gelemeyişin ilan ediliyor gönlümün çorak topraklarına kırılgan bir keman eşiğinin çatırtısında parçalanıyor gözlerim geçilmiyor sırat’ından kirpikleri boyanırken hüznün şafağına heybetli sancının kentin muhtelif köşelerinde kundaklanıyor ömrüm...
aşka sürgün ney sesinde inliyor gökyüzümüz yorgun bir çocukluk göçüyor dar kentin sokaklarından kırık dökük iskelesinde dolanıyor ıssız bir dağ başının mağrurluğu göğsümün sığamadığı gökyüzünde avlıyorum kuşları hangi dilde anlatılır ki ademoğluna sonbaharda ırzına geçilen yaprakların masumluğu...
anbean yeşil bir denizin dalgaları okşuyor kıyılarımı oysa ezelden şarap kadehinde kızılca kıyamet tiz’im gökyüzüne asılmış bir şiir vuruluyor mavisinden semaya serilen yağmura perçinliyor sızısını yanık bir dua tütüyor avuçlarımda dumanı ruhumu saran...
sürgün yemişim cehenneme bin ömür nerenden öpsem cennet kokuyorum...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
cennet II şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
cennet II şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.