BİZİM RAMAZANLARIMIZAnılar geliyor aklıma, eski Ramazanlarımızdan. Küçük yaşlarda ne kadar masummuşuz, Ramazan gelecek deyince annem Neler düşünürdük; kim gelecek, nereden gelecek, bize ne getirecek? Çocuk aklı işte, çocuk aklı ama o Ramazanların tadı hala damağımda. İlk sahurumuzun benzersiz merakı ile pencerelerde davulcu amcayı bekleyişlerimiz O davulun sesiyle evin içinde koşuşturmalarımız, " Anne Sahur geldi" deyip evi birbirine kattığımız İşte o eski Ramazanlardan bahsediyorum, bizim Ramazanlarımız. Sofrayı hazırlarken, annemin bize yaptığı görev ayarlamaları "Kızım sen onu getir, kardeşin de diğerini. Aferin, maşallah." derken annem, Babamın sıcak pide ve ekmek için fırına gitmesiyle, Kardeşlerimi uyandırmak için yaptıklarım, "Hadi sahur geldi, bak uyanmazsanız su dökerim üstünüze" deyişlerim. Ne kadar sevimli bir ablaymışım meğer, gerçi öyle öyle öğrendik sahurdaki nimetin önemini Oturunca sofraya ilk, babamın besmelesi ile şahlandırırdık sofrayı, Sonra babamın eşsiz ramazan sohbetinden bir parça koparırdık. Şimdiyse ilk sahurumuzu yaptık gurbet diyarında, yalnızlık ve özlem dolu... Ne güzel günlerdi, sabah ezanı okunacak az kaldı diye su içip dualarımızı etmek Niyet etmek, birlikte amin demek ne güzeldi. Hele namaz için babamın abdestini izlemek sonra birlikte namaz kılmak... İşte Ramazan’ın ailemize kattığı en güzel anlam buydu, İbadette dahi birlikte olmak; paylaşmak, ortak olmak... Ve huşu içinde ilk sahurun ilk sabah namazında dualar edip Uykuya yönelmelerimiz, annem ile babamın Kur’an okuyuşlarının arasında. Elhamdülillah, milyon kere ki ; ben ibadetin güzelliğini ailemden öğrendim Orucun sadece aç kalmak olmadığını, uyursan tüm gün oruçlu sayılmayacağını Susmanın bile güzel olduğunu, gözlerine dahi oruç tutturmayı... Yani vücuduma şifa iken ruhuma da nasıl şifa olacağını öğrendim. Ramazanlar yaz tatiline denk geldi mi, bizden şanslısı olmazdı Caminin içindeki Kur’an kursu tüm çocukları kucaklardı, Bilmeyen teyzeler varsa biz de onlara gösterirdik, hatta yarış yapardık Küçükken bilmezdik, bu yaptığımız işin Bakara Süresi 148. ayeti olduğunu. Yıllar sonra öğrendik, meğer yaptığımız birçok şey İslam’ın güzelliğindenmiş. Elhamdülillah. çocukken verilen bu iman güzelliği Büyüyüp uzaklara gidince özletir kendini, devamını bekler. Biz de bekledik gurbette, hala bekliyoruz. Akşam ezanı okunmasına 1 saat kala annemiz toplar bizi "Allah birbirine hayrlı işler için yardım edenleri sever" derdi. Hayrlı işler için yardım etmek, yardımcı olmak Beraber sevmek, sevilmek, birlikte olmak... Ramazanı paylaşmak, ramazanla yardımcı olmak... Üst kattaki Ayşe teyzeye bir tabak çorba, yan binadaki yaşlı amcaya bir tabak yemek... Az gibi gözükse de bir sürü iyi niyet var görülmeyen, Konur sofra, beklenir pideler ve kapı çalar. Babam. Canım babam, Elinde sımsıcak iki pide ve yüzünde bir gülümseme. Eller yıkanır ve sofra tamamlanır, şimdi kulağımız İmam amcamızda, Ve ezan okunur, Vefa Cami’ninde, İmam İsmail amca en güzel sesiyle bütünleştirir havayı, İhlas dolu. İlk iftar ve iftarın ilk besmelesiyle babam, Duamızı yapıp niyetimizle Allah’a hamd ederiz, Elhamdülillah. İlk sahurumuz ile gelen güzellikler ilk iftarımız ile coşar, evden taşar Kıtalar dolaşır ve en sevgiliye, en sevdiğimize ulaşır. Ve onun verdiği huzurla namazlar kılınır, duaların ihlasıyla , Fatih sokakları sanki cennetten bir bahçe olur. Hele yatsı ezanlarımız, unutulmaz, hala aklımda o telaş Abdest alınca eşarplarımızı alıp anneme sıra tutardık, Annemde o sabırla tek tek uğraşırdı, duasıyla bizleri umutlandırır sevindirirdi. Sonra koştururduk Vefa Cami’sine, İmam amcanın muhabbetine. Aslında hayatımızda olması gereken gerçek yaşantı buydu, Ama buna rağmen sanki biz hep Ramazanı beklerdik. Yatsı ezanı ile başlayan bütünleşmeler teravihle devam ederdi. Teravihten sonra teyzelerle bahçede toplanır hal hatır sorardık, Babam ve mahalle ahalisi de İmam amcayı ortaya alıp muhabbete devam eder, Bazen Kur’an okurlardı, sahur vakti gelene kadar Ama ne Kur’an okurlardı, hala kulağımda hafız abinin Fatiha Süresi, Fatiha Süresi tüm insanlığaydı, ama hafız abi maşallah öyle güzel okurdu ki Sanki her kalbe ayrı bir sevinç müjdesi verir gibiydi. Vefa Cami’si ve Türbe-i Vefa... Dualarımızın ve namazlarımızın taçlandığı yer. Her Ramazanda muhabbetin ihlasın dolup taştığı yer, Ömrümün yarısı orada geçtiği ve diğer yarısı için oradan daha hayırlısını istediğim yer. Bazen Süleymaniye Camii bazen Sultan Ahmet Camii, Bizi karşılardı teravihte ve yine Sahur ile baş göz olurduk sevinçle. İşte o Ramazanlardan bahsediyorum, eski Ramazanlarımız Şimdi uzaktayım, bir gurbetlik yerde, özlem dolu ilk sahurum tek başıma, Bir bardak su, ekmek, zeytin, peynir ve bilgisayarımda bir resim, Annem babam kardeşlerim ve bir de Vefalı Camii’ m İlk Kur’anım, İlk orucum, İlk sahurum, ilk iftarım... O kadar güzellikten sonra bulunduğumuz yerde güzelleşsin istedim, Camii Vefalı olursa ben de vefalı olmalıyım dedim ve besmelemizi çektim. Bismillahirrahmanirrahim. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı İle. Niyet ettim Ey Rabbim, Senin rızan için oruç tutmaya, Oruçtan ziyade nefsimi tutmaya, nefsime söz geçirmeye, Gözümü ve dilimi zinadan ve haram sözden korumaya, Yetimleri doyurup gücü yetmeyenleri doyurmaya, Senin rızan için yol alıp, rızana uyacak hayrlı işler yapmaya Ve niyet ediyorum Rabbim, 12 ayın bir tanesi Ramazanın gönlünü hoş geçirmeye... Amin, Alemlerin Rabb’ i olan Allah’a hamd-ü senalar olsun. Bil mukabele dualarımız bir olsun, vesselam... Ayşegül Tokcan 27.05.2017-16.40-Trabzon "Rahmet, mağfiret ve bereket ayı olan Ramazan-ı Şerifin ülkemiz ve alem-i İslam için saadet ve huzur getirmesi duasıyla. Hayırlı Ramazanlar dilerim." |