yoksul mermet'in acıları
bir fena yoksulsun mermet yoksulların en yoksulu
dilini acıtıyor kendi dilinin sözcükleri bir hello diyebilmeye muhtaçsın efendilerine green-carda muhtaçsın adına tapu çıkarmaya bir new york damına tastamam teslim olmaya kendinden olabildiğine uzaklaşmaya böylece kendin olmaktan çıkışmaya mermet çıkışmaya senin yoksulluğuna mermet çare yok sanırım üşüyorsun ateş başlarındaki mali-hülyalarında bir deste dolar ısıtabilir ancak avuçlarını sırtını efendin başını okşarsa ısınabilir içindeki çocuk sen aklın alamayacağı kadar fazla düşmüşsün çatı akıyor bahçe balçık yatağın ipotek altında senin şu yoksulluğun mermet kalıcı bir veba aynı toprağın üzerinde şu aynı göğün altında benim kemiklerim ısınıyor sen donuyorsun senin yoksulluğun mermet yoksulluğun kalıcı zamana direnen granit gibi donuk sarsılmaz gözlerin aç bakıyor boyuna ellerin aç için aç seni doyuramaz kimseler dahi şu yolculuğun sen yoksulsun mermet yoksulların en yoksulu [14 Aralık 2016, İstanbul] |