Müphem Düşünceler Sardı Beynimizi
Sürgün gecelerin koynunda savruldu acılarımız,
savaş alanı gibiydi yaşadıklarımız. İkimiz de sarsıldık bu hüznün içinde, karabasan gibi boğazımıza çöken kâbus gecelerini istemezdik elbette. Belki de ölüme ramak kala döndük uçurumun kenarından, belki de gizli bir el çekip aldı bizi, evrenin derinliklerinde kaybolup gitmekten. Çıyan gibi sardı benliğimizi esaretimiz, her gün biraz daha hırçınlaştık, birbirimizden uzaklaştıkça uzaklaştık. Sabretmeyi keşke becerebilseydik, onca acılara keşke göğüs gerebilseydik, daha farklı olurdu belki kader çizgimiz. Bir kalemde sildik birbirimizi, öfkelerimizin bozgununa uğradık, arsız bir döngünün içinde çırpındık durduk. Kefen giydirdik bir hiç uğruna, bitimsiz dediğimiz aşkımıza. Müphem düşünceler sardı beynimizi, savrulduk pişmanlıklar içinde, iki yaşam oluştu içimizde, ’senden önce ve senden sonra’ Keşke hiç yaşamasaydık yürek yakan azapları, keşke birbirimize daha hoşgörülü davranabilseydik, tıpkı okul yıllarındaki gibi. Göçüp gitmenin hâyallerini kurdum uzun gecelerde. Biliyordum bir gün boğulacaktım anıların içinde, sefil bir yaşam başlayacaktı benliğimde. Benim için hazin olan neydi biliyor musun sevgili, onca hayâllerimizin acı bir vedayla son bulması, ve yaşanılan onca güzelliklerin bir çırpıda uçup gitmesi. Gidiyorum artık bu şehirden, bıktım zehir gibi elemlerden. İç burkan bir ayrılığın sessiz çığlıklarıyla, beyhude çırpınışların son ataklarıydı bunlar. Haketmedin onca akan gözyaşlarımı, haketmedin sana harcadığım yıllarımı. Gidiyorum artık bu şehirden, sevdiklerime elveda bile diyemeden. Halide Köksal 11 Nisan 2015 |
Kalemin susmasın
_________________________________Selamlar