İSYAN
Şafak sen uyurken büyüyordu.
Onu göremesen de büyüyordu. Ve yıldızlar; Sen onları göremesen de akıp gidiyordu zamanda. Romantik bir hülya içinde, Orada olduklarını varsaysak da... Çoktan soğumuş yıldızlar, Sen uyurken yok oluyordu. Bir yerlerde özgürlüğün çığlığı yankılanırken, Bir yerlerde toprağa gömülüyordu. Ve susup izliyordu insanlar bir yerlerde, Bir yerlerde buna dayanamayanların başı kesilirken. Hepsi başka bir aleme geçiyordu. Bir kısmı başı dik, Bir kısmı salyangoz gibi sürünerek Yok oluyorlardı. Bütün çabalarına karşın; Hepsinin hayatı bir sinde son buluyordu. Kimse omzunda payeleriyle gitmiyordu. Bunu sen de biliyordun herkes gibi. Ama yine de unutuyordun. Kullanılmasına izin vermese, Asla kullanılmayacağını fark etmeden kurban rolünü oynayanlar gibiydik hepimiz. Unutuyorduk. Sen uyurken büyüyordu menekşeler, Her ne kadar kokuları başka şeyleri hatırlatsa da Muhteşemdiler! Sen uyurken Tanrı’ya isyan ettim Sen uyurken Tanrıça’ya... Bu kadar ezilen olmamalıydı Ve bu kadar aç... Yarattığınız bu dünya bana göre değil, diye haykırdım gece göğüne. Güzel bir dünya değil. Kimse sizin sınavlarınız için denek olmak zorunda değil. Övünmeyin gücünüzle, Çünkü acı ve bela dolu bir dünya yarattınız! Tüm düşündüklerimi Sen uyurken haykırdım dinleyenlere. Sen yine uyuyordun. Uyuyordun Duymuyordun! |