Ateş-i gamEy... Ateş-i gam Niçin bağrımı yakarsın Hançerini ansızın yüreğime saplarsın Bilmem ki bu ömrümden ne kadar alacaklısın Yoksa aklımı karartan vehim mi, zan mı, zaaf mı hiç anlatmazsın Ben bu kadar ilimden, irfandan, iz’andan uzaklaştıkca her zaman esaret yaşatansın Düşman... Hiç durur mu Azgın emellerden kurtulur mu İhtirasın, hıncın, hırsın ne olduğu sorulur mu Şirkin, tuğyanın, ilah tanımakta taşkınlık yapmanın hesabı önüne konur mu Varlığın ve kudretin sahibi, mühlet veren, sabrı seçen, ümitlenen, ecel vaktine kadar azap etmeyen Allah’a hakiyetsizlik olur mu Yar... Kimi sevinçler Dünyaya değer o an biter keder Deva bulamayan, umutlarıyla solan sabır biçer Derdi gamını anlatamayan, onun hicranıyla yaşayan feryat eder Hiç sesi çıkmayan, dili dönmeyen, gözlerinden yaş döken, sabahlara kadar inleyen ne ister Bilmem ki... Dünyaya dalarken Hevayı, arzuyu ne sandı Demek ki bir ömür gaflet uykusundaydı Ufkum karardı, sinemi hicran kuşattı, zan ne büyük gamdı Oysa ki sıratı müstakim olan yol aşikardı, kim yanılttı, nefsim kabardı Hüsran yaşatan hangi karar ve tercih olursa olsun hakikatten uzaktı, hidayet ancak talip olunursa yakındı Mustafa Cilasun |