Tanımadığım Birisine...Tanımıyordum.Ama inanıyordum;bir insan tanımadığı birisine nasıl olur da inanır demeyin! Bilemezsiniz.Bazı şeyleri hayal bile edemezsiniz. Bazen ufacık bir samimiyet,ufacık bir tebessüm sizin o tüm duvarlarınızı yıkar paramparça eder. Bir bakarsın hiç tanımıyorum dediğin kişinin tüm hayatını sen olursun. Ama hissediyordum. Ve biliyordum bir insan ancak bu kadar saf ve temiz kalpli olabilirdi... Deli doluydu,çılgındı bir o kadarda neşeliydi.Aslında en güzeliydi,deli dolu olması hep bir heyecan içerisinde olması ve benide bu heyecanın içine taşıması,anlatılamazdı. Belki yaşamak gerekirdi,belki bir şeyleri göze almak gerekirdi. Ama yaşamadan hissetmiştim bu samimiyeti ve yüreğime dokunmuştu.. Şimdi masamın başına oturmuş bunları yazıyorum.O ise az sonra tüm bunları tek tek okuyup hayalini kuracak. En güzeli değil midir hayal kurmak,en güzeli değil midir olmasını istediğin şeyleri henüz yaşamamışken yaşamak.. En güzelidir,en heyecanlısıdır,en samimisidir. İnsan bazen yanıbaşındakiyle anlaşamazken,konuşamazken gider dünyanın öbür ucundaki hiç tanımadığı birisine hayatını anlatır,içini döker. Şimdi senden bana kalan uzun bir şiir,deli dolu birkaç fotoğraf,aklıma geldikçe tebessüm etmeme neden olan gülüşün. Benden sana kalan bu yazılar ve cümleler... Unutma;gün gelir aklın bende kalır,gün gelir benim aklım da sende kalır,işte o zaman bu güzel hatıralar canlansın yüzünde. Şunu da unutma; Seni sen yapan bu deli dolu oluşun. Seni sen yapan samimiyetin. Şimdi en güzel masalını yaz bana. Saat 12 yi geçti diye külkedesi aşkından vazgeçmedi ve güzelliğinden hiç bir şey kaybetmedi. Şimdi bırak saat 12 yi geçsin ve kül kedisi masalı sona ersin. Ama senin masalın sonsuza kadar devam etsin. ../ Akif Mullaoğlu |