.....ve gittive gitti sisli gecelerde puslu yeşil gözleri bırakıp da gitti acı hüzün ve baş dönmelerimle kaldım gecenin koynunda o benden ilk ve son gidendi kaldım bir başıma bir başıma ve yangın yüreğimle vuslatı istedim vermedi hayın iki yüzü kara koynu soğuk gecenin ayrılığa inledi şarkılar ağlatmayan hiç bir şarkı yok şimdi her biri ayrı kederli ayrı sitemli her biri bir kırılgan ki şimdi bir dolu ki dokunsan tuzla buz olur içimdeki sırça yüzü yırtıldı gökyüzünün özlem yağmaya başladı en sağanak haliyle aklımdan kalbime döküldü hüzün göğsümden düşen kim bilir kaç bin parça of ne bu kıyamet çanı ne bu ölümün sûru yerkabuğu bile çatladı orta yerinden kaç şiddetinde ki bu acı var mı bir bilen var mı anlayan vaay bu ben miyim şehrin göbeğinde ağlayan adam hey niye karanlık bu şehir niye kimsesiz nerede bu şehrin güneşi nerede bu insanlar nedir bu ölüm sessizliği kim ölmüş öldüren kim bu kan revan umut hangimizin oy hasreti koynunda besleyen sabah al bu canı ve git yarin göğsünde uyan ben yarsız sana uyanamam ey saki içmeye geldim bir kahve en sadesinden sek olsun it uyutmayanından içip içip uykusuz kalayım gecelerce gel otur şimdi yanıma bak fincanıma bir fal bir yalan bir haber yardan vaay bu ben miyim kahvedeki gözlere inleyen adam yılmaz YANARDAĞ 25 / 04 / 2008 |
duyguların dışa vurumunun
en insanca göstergesi,
kavuşma sevincinin
gözyaşları dileğiyle...
esen kalın