Sığınakİçimde bir labirent sarhoş sepelek oda oda dolaşıyorum her yer dinamitlenmiş duvarlarda kurşun izleri ve yerlerde vurulmuş güvercinler göğün tavanından dinmeyen bir mitralyöz ateşine tutuluyorken kaçıyorum kendime sığınıyorum bir adım gitsem iki adım geride kalıyor kendimle karşılaşıyorum gölgem peşimden ayrılmayan koruyucu meleğim düşmana göster geri çek cinsinden tekrar gezinirken oda oda bir göl bir nehir kıyısı yemyeşil bir vahada buluyorum kendimi birden hepsi kıpkızıl kan kesiliyor pıhtılaşıyor bir bakıyorum o da orda göz gözü görmüyor sığınıyorum kendime ne seni görüyor gözüm ne beni bu da yeni yani çok yeni bir durum iki saatte katettiğim yoldan iki saniyede dönüyorum yine kendime ne uyku hali ne rüya bazı içime dönük bazı bazı dışıma dönüğüm cılız bir ışık sızıyor odaların birinden aralayıp kapıyı baktığımda sen dediğim kimsen göz göze geliyoruz ve ben kimim diye de sana soruyorum gayet kayıtsız bilmem diyorsun kaçıp sığınıyorum kendime gülüyorsun kahkahalarla yüzünde küstüm çiçekleri açıyor nasıl olur diyorum sen yoksan ben de yokum kapılarını bir bir açtığım odaların her birinde sen nasıl aynı anda orda oluyorsun şaşıp kalakalıyorum sonra beyaz bir kelebek olup gelip omuzuma konuyorsun kanadından tutmaya çalışırken bütün yaldızların dökülüyor üzerime ışıldıyorum sitemli sitemli bakıyor gelip yüreğime sığınıyorsun buradan bir yere ayrılma diyorum hep orda kal aradığımda seni bulabileyim hep orda ol gitmee hem güvercinleri ben vurmadım ki 28/Temmuz/2011/Perşembe/Bodrum Yüksel Nimet Apel |