b/aktım..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın oysa
daha dün bahardı bu bahçe şimdi yaprak döküyor omuzlarından gul mevsiminden once ki kokusunu duyuyor duyumsuyorum teninin... (...) aşktan bahsetmeyince kırılmıyor yüreğimiz ve yankılanmıyor sesi gölgelerin ki sana diyorum/ sadece sana.. kediler ve ağaçlar iyileşir huzursuz bir mevsim arifesinde. ve ben ufkuna b/akıyorum denizin, adalarına sonra ki bunları yapabiliyorum. devrilirken dalga ve düşerken damlalar hep aynı sondan bahsediyor, hepsi bu belki de.. ama yürek kırılmıyor aşktan bahsetmeyince. sana sonra, susa susa ne anlatmışsa zaman, sol tarafında kurulan pusu nefes aldığın bir an bırakıp çelimsiz sözleri s-aklandıģın rüyanın göz bebeklerine dokunursun bakıp sustuğun bir an ki hep martılara çıkan mevsimler bulmak gibidir, günlerin ayazlarına yüzünü sürterek/ sürdürerek devam etmek. tarihin bildiği derinlikler işte bunlar. yüreğimizdeki bağa makas dayamışlar ve kopuyor günden güne bir düşün eksikliğinde. b/akıp avuç içlerime çatlak arıyorum yaşamın bütün damarlarına.. saksıda bir çicek patikada ağaç. yağmurda damla ve ben ki sevgilim olmayan sevgili. önce sana/ sonra sola nefes veriyorum. yüreğim, sensizliğin ayazında. susup beklesek, geçer belki zaman ve biter gün elbette diner yaraların. akarken kan akarken kum akarken avuçladığın yüzlerin damla damla. kapatıp odanın ışığını uyumak sana/ sadece sana uyanmak-sızın. neyi kaybettiğinde döner insan kendi özüne bunu asla öğrenemedim. şiir yazmadım anneme mesela ve kaç ovuşturmada diner ağrısı dizimin, huzur bulur eklemlerim.. sahi kaç sözden sonra vücut bulur anlam ve kurulur ilk cümle ki ben buna hep üç nokta dedim. sonra b-aktım... kuraktı ve çoraktı yaz b-aktım geriye ne kalacak diye anlamam iklimlerden sadece kokusunu severim yağmur sonrası toprağın. b-aktım. odamda gördüğüm doksan altı kitap ve bir boşluk ki derin, ellerin/ellerim. b-aktım. olmayacak dedim. bu son ve asla olmayacak. avuç içlerimdeki terlemeler, alt dudağımı emmesi dişlerimin, içimdeki titreyişler. b-aktım ve göremedim seni. b-aktım. Islak ve sırılsıklam yokluğuna ki vahaydı dedim sonra hepsi/hepsi. b-aktım kuyularıma/kuytularıma. hiç öpmediğim parmak uçlarına saçlarını dolamaya başladığın zaman. sana doğru koşan bacaklarım dolaşmaya başlar. işaret parmağın üst dudağın ve alnın. bir formülün en çözümsüz denklemi. gözbebeklerine bulaşan düşler biliyorum sana/ sadece sana ki tabirini yapmak mümkün de değil gördüğün rüyanın. dudaklarının kenarından dönen tutkuları ve kimi sabahları. rüyasında uçurum gören çocuğum sensizliğinde. hani atlasam soluğum diyeceğim sana/ sadece sana ki yer çekimine kapılmış gibi bir düştün.. kendi yasaların ve yas’ların vardı ve sen, soluk yüzlü bir sonbahar gibiydin, hangi mevsime düşse yüreğin küsüyordu yaprakların/düşüyordu.. ayaz diyordum anımsa üst dudağına soluğumun çarpması ki renklerinde yokum gök kuşağının bakma göğe.. keskin bir koku duydum tenindi... ’biz bu şarkıları dinlediğimizde kimi düşüneceğiz..’ başladığında bitiyor diye hiç başlamamak belki de seninle ki değişiyor diye alıştığımız her şey ama her şey bir cıva olup sızıyor yüreğime.. ezberlerim dil uçlarıma yapışmışken sen düştün yüreğime. anımsa, mutfaktan gelen yemek kokusu. iki göz oda ve loş bir salon. hiç bir neden ve gerekçe aramızdaki eksik susmaları dillendiremiyordu ki hep kaçıyorduk, ellerin vardı bükülen, kanayan dizlerinin üstüne. göz bebeklerinde duman ve sen tutup bir yüreği koydun yüreğine. işte o an can bulmuştu kabuğum, yaşam yürürken hücrelerime ki ben artık kimseydim.. seni hissettiğimde; kelebekler uçuyor o zaman mevsim, nefes alma zamanı.. (...) |
sen gibi sevmediği
bir yerden geliyorum.
kimsenin
beni sen gibi
sevmeyeceği
bir yere gideceğim.
gözlerime b/ak.
(...)