TanıyorumSeni... Tanıyordum Hiç tanışmasak ta anlıyordum Sessizliğine, yalnızlığına, eğik başına bakıyordum O an içimde derin bir hicran duyuyorum, yaklaşmak, sormak istiyorum Kim bilir belkide yanılıyorum, ihtimal vermiyorum, yüreğimin sızısıyla yazmaya başlıyorum Sessizliğin sakin dokunuşlarıyla yazarken içimin titrediğini hissediyorum ve sonra uzaklara bakıyorum O... Ama olan bir insandı Geçirdiği bir kaza sonucu görme yetisi kapanmıştı Onun ne kadar seçkin hafızası, kabiliyeti, azmi, iştiyakı vardı Sedası, marifeti, hassasiyeti, sanata ve musikiye katkısı unutulmazdı Adana doğumluydu, Saadettin kaynaktan solfej, üslup ve tavır dersleri alarak hafız ve hanende olarak tanındı Kani Karaca klâsik mûsikînin de günümüzdeki büyük icrâcılarındandır ve çok geniş bir repertuarı vardır. İstanbul radyosundaki solo programlarında ve özel konserlerde okuduğu kâr, murabba beste, ağır ve yürük semâîler arasında ilk kez seslendirilmiş eserlerin sayısı bir hayli kabarıktı Karaca, Münir Nurettin Selçuk’tan sonra yetişen değerli icrâcılar arasında adı en başta anılan üstadlardandı Biz... İnen ayet Sürelere ve yabancıyız Yabancılaştırılmış mağdurlar mıyız Niçin anadil gibi anlamak ve yaşamaktan uzaklardayız Özellikle Kur’an dilini öğrenen, anlayan, yaşayan insanlar kadar mı gayreti öteleyen kullarız Hidayete ne kadar yakınız, gafletin, zafiyetin, zannın, ön yargıların esaretine ısrarla ses çıkartmayız O süre ve ayetleri ehil bir hafızdan dinledikçe o kadar yakınız, ne kadar çığlığımız varsa sessizce gözlerden bırakırız Mustafa Cilasun |