-I- Var mı yok mu Öyle bir ayet; Adem ile Havva Ne bir masal Ne de bir öykü Aslı astarı yok Bence hava(!) Ne iliği ne kemiği Eğrisi doğrusu İrrasyonel rivayet!
Ne çabuk unutuldu Sularda hayat Tek hücreli canlılar Diğer türlerden önce Sonra tümüyle Sıçradı karaya Kaç zaman geçti Türlü türlü Mutasyonlar girdi araya!..
Evrim üstüne evrim Kalktı insan ayağa Eline av’cuna baktı Yerdeki taşı kaptı İlk gördüğü hayvana Olanca gücüyle fırlattı; Ava diyorum ava!...
Çiğ çiğ yerken eti Çenesi hayli güçlüydü Keşfedince ateşi Yemeğini pişirdi yedi Çene giderek küçüldü Defans dişleri düştüydü...
Atalarımız Karain’de Ne yedi ne içtiler Ne giydiler Neyi nasıl kesip biçtiler Etinden kemiğine İğneden ipliğine Hepsi var Karain’in deliğinde!..
Yüz mü kaldı kızaracak Cennet ile cehennem Olsa olsa yeryüzünde, "Yasak elma"dediğin de Yâr yüzünde Gül yanakta olur ancak!
Kabarınca tenin şehveti Uydurur insan aklı Zehirli yılan Türlü masal, rivayeti!
Yalana kılıf olsun diye Akıl etti insan Cehennemi cenneti, Böyle kuruldu Zayıfın üstünde Gücün hakimiyeti; Zorbalık, zor balık Büyük küçüğü yutuyor Hep zorbalar yüzünden Karışıyor ortalık; İrisi ağa tutulur? Ufağı yemlik; oltalık?!
Cennet cehhennem var Herkes kendi ateşiyle Kendi vicdanında yanar, Ancak Parça bütünden ayrılmaz Tümden gelir o nâr "Yanar ha yanar yanar" Kavruldukça savrulur külü İyiliğin iyidir Kötülüğün kötüdür ödülü!..
-II-
PARÇA VE BÜTÜN
Sen ey bre vicdansız Sokakta adam döven Kaş göz patlatıp Kadın erkek Yaşlı genç demeden Coptan kelepçeden Övünerek sözeden zalim, Sen ey bilim adına Zırvalayıp halt eden alim(!) Attığınız kafesten Kestiğiniz nefesten Hesap vereceksiniz, Kime nerede Nasıl vurduysanız Barış içinde Kardeşçe yaşamak varken Nasıl kudurduysanız; O köpük durulacak Tek tek a/kan sular K/anlı tarih An be an Tanrı nezdinde Ayân beyan; Dalga sert kayaya vuracak Vurunca kıyısında duracak; O zaman kolay değil Zalimler için zor olacak!
Bre yobaz, bre karacahil Düşün bu çağ ne çağı At elinden çarçabuk O cana kıyan kanlı bıçağı; Sen sokakta mâsumu Var gücünle tekmele Vur it Ardından tekbir çek Günah işlememiş gibi Elini kolunu Sallaya sallaya Kostaklanarak var git; O iş o kadar kolay değil Her şeyi gören g/öz Tanrı Zaman ve mekana Her ana şahit!
Nereye gidersen git İster İngiltere İster Pensilvanya Adı duyulmamış Dilediğin yere İster Mozambik İster Jamaika’ya İster güneşe ister aya Dilediğin yıldıza Çık sonsuz uzaya; Ne Amerika ne Çin’desin Her yerde her zaman Parçalanmaz Asla parçalanamaz Bir bütünün içindesin Nefes alıp versen Evrenin bir ucundan Diğer ucuna değin Hissedilir sesin nefesin!
Parça bütünden ayrılamaz Hak nezdinde Haksızlık asla kayrılamaz Benim diyen kör şeytan Af dilemedikçe Tanrı’dan Şeytanlıktan sıyrılamaz!
Tanrı, her parçasıyla bir bütün Tümüyle seni kuşatan evren Sana hem en yakın Hem de en uzak çevren; Haydi şimdi suç işle Yiyor ise şayet götün!
Gördüğün göremediğin Ne üç ne de beş gün Suç işleyen Kul hakkını yiyen Cezasını görecek elbet Sonsuzlukta kâinat Sürecek devran ilelebet!
Evrenin yapısında Zerre kadar boşluk yok En küçük bir gafillik Meczupluk sarhoşluk yok; Bu bir Adem Masalı G/özüm gönlüm ile tok Başka masala vaktim yok!..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
BİR ADEM MASALI şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR ADEM MASALI şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Paraya hiç dayanmayan bir şairmişim Zangoçluk edermişim Protestanlara gider Size edebi saygılarımı sunarım efendim Yani yıldızlı bir kursunun üstadına Bilgin şairine yani İslam dininin Molla Sırat hazretlerine yani Lütfen bize ne güzel Zangoçluğu yakıştırıvermişler
Ama aldanmış olmayasın sakın üstadım Müslüman oğluyum ne de olsa Sen o güzel dini anlatma bana O dinden senin kadar ben de anlarım Ben de okudum o Tanrı kitabını Yüreğe doğan o sözleri ben de dinledim Ben de dolaştım sizin gibi cami cami Tanrı önünde ben de oldum iki kat Açılırdı hayalimde cennet yolu Dolardı yüreğime cehennem korkusu Ulu Tuba`ya ben de tırmandım Ben de çıktım melekler katına Ezani duydum mu bayılırdım Nasıl koşardım o `Tanrı` sesine!
Ben de tesbih çektim, dua ettim Ben de namaz kıldım oruç tuttum, Hepsini yaptım halt ettim!
Çünkü ne dendiyse inanmıştım Kanmıştım senin kandıklarına Bağlanmıştım körü körüne Canımı adamıştım dinime canımı.
Tanrıyı da sevmiştim peygamberi de. Ama onlar bugün çok uzaklarda Anladım ben asıl gerçek nerde Anladım Hanya’yı Konyayı Bizi hakka götüren yol başka Senin su saydıkların var ya hani Şu şaşılacak şeyler, hani doğaüstü Onlar hep masal, hep kafadan atma Bugün hiç durmadan arıyor insan Gitgide görüyor işin içyüzünü de Senin hokkabazlar unutmuşlar geleceği İsa ile Musa, aldatılan ve aldatan O büyülü değnek, bir koca kuyruklu yalan İşte insanoğlu bir yerde böyle sapık Beşerin böyle delaletleri var Putunu kendi yapar kendi tapar
Git ara kiliseyi, dolaş Kabe'yi Çan sesini duy, tekbiri dinle Umduğun, beklediğin şeyler nerde hani Ortada bir tek şey göreme Şeytanı da düzme, Allah’ı gibi Buda’sı düzme, Ehrimen`i düzme, Yezdan’ı düzmece Bir korkak kuşku yaratmış bunların topunu Gölgeler baktım, gölgeler, gölgeler…
Sonra baktım bir karanlık uçurum Haydi dön geri, dön geri, dön oğlum!
Ve beynimden vurulmuş gibi devrildim. Şimdi benim ne cennet ne cehennem umurumda Bakarım evrene, şaşar şaşar kalırım.
Ne tapılan tanırım, ne taptıran tanırım Yaradılışın kuluyum ben artık Ben yaradılışın kulu Pıtrak gibi işte gökyüzünde mescitler İşte onlara orda vicdanım secde eder İşte benim bundan böyle tapınmam bu İşte bundan böyle benim vaktim böyle geçer Artık öyle rahat, öyle rahat ki içim Ayırt edemem kendimi bir kayadan Tapınmakta biraz minnacık bir kuşla Bir ishak kuşu da, la il ilahe illallah der Ben de la ilahe illallah derim Ve doğruluk ve alçak gönüllülük ve sıkı dostluk Ve el uzatma ve koruma ve insaf ve acıma Ve sonra bir şaire zangoç dememek İşte buyuran bunlar benim vicdanıma Benim ayinim, düşünüp yapmaktır Benim dinim, insan gibi yaşamaktır İnanmışım: Taparım ben varlığa Her kanat bana bir melek sesi getirir Ne işim var peygamberle benim Beni Hakka bir örümcek götürür Kitabım işte yeryüzü kitabı Bendedir iyilik, kötülük tohumu Varırım hep böyle ta mezara dek Yeniden dirilmek bizim nemize gerek Taşır insanların hem aşkını, hem acısını Bağrımdaki şu deli, şu ince yürek İnsan gibi yaşamaktır bugün gerçek din İnsan gibi yaşamak...
Molla Sırat`a
Paraya hiç dayanmayan bir şairmişim
Zangoçluk edermişim Protestanlara gider
Size edebi saygılarımı sunarım efendim
Yani yıldızlı bir kursunun üstadına
Bilgin şairine yani İslam dininin
Molla Sırat hazretlerine yani
Lütfen bize ne güzel
Zangoçluğu yakıştırıvermişler
Ama aldanmış olmayasın sakın üstadım
Müslüman oğluyum ne de olsa
Sen o güzel dini anlatma bana
O dinden senin kadar ben de anlarım
Ben de okudum o Tanrı kitabını
Yüreğe doğan o sözleri ben de dinledim
Ben de dolaştım sizin gibi cami cami
Tanrı önünde ben de oldum iki kat
Açılırdı hayalimde cennet yolu
Dolardı yüreğime cehennem korkusu
Ulu Tuba`ya ben de tırmandım
Ben de çıktım melekler katına
Ezani duydum mu bayılırdım
Nasıl koşardım o `Tanrı` sesine!
Ben de tesbih çektim, dua ettim
Ben de namaz kıldım oruç tuttum,
Hepsini yaptım halt ettim!
Çünkü ne dendiyse inanmıştım
Kanmıştım senin kandıklarına
Bağlanmıştım körü körüne
Canımı adamıştım dinime canımı.
Tanrıyı da sevmiştim peygamberi de.
Ama onlar bugün çok uzaklarda
Anladım ben asıl gerçek nerde
Anladım Hanya’yı Konyayı
Bizi hakka götüren yol başka
Senin su saydıkların var ya hani
Şu şaşılacak şeyler, hani doğaüstü
Onlar hep masal, hep kafadan atma
Bugün hiç durmadan arıyor insan
Gitgide görüyor işin içyüzünü de
Senin hokkabazlar unutmuşlar geleceği
İsa ile Musa, aldatılan ve aldatan
O büyülü değnek, bir koca kuyruklu yalan
İşte insanoğlu bir yerde böyle sapık
Beşerin böyle delaletleri var
Putunu kendi yapar kendi tapar
Git ara kiliseyi, dolaş Kabe'yi
Çan sesini duy, tekbiri dinle
Umduğun, beklediğin şeyler nerde hani
Ortada bir tek şey göreme
Şeytanı da düzme, Allah’ı gibi
Buda’sı düzme, Ehrimen`i düzme, Yezdan’ı düzmece
Bir korkak kuşku yaratmış bunların topunu
Gölgeler baktım, gölgeler, gölgeler…
Sonra baktım bir karanlık uçurum
Haydi dön geri, dön geri, dön oğlum!
Ve beynimden vurulmuş gibi devrildim.
Şimdi benim ne cennet ne cehennem umurumda
Bakarım evrene, şaşar şaşar kalırım.
Ne tapılan tanırım, ne taptıran tanırım
Yaradılışın kuluyum ben artık
Ben yaradılışın kulu
Pıtrak gibi işte gökyüzünde mescitler
İşte onlara orda vicdanım secde eder
İşte benim bundan böyle tapınmam bu
İşte bundan böyle benim vaktim böyle geçer
Artık öyle rahat, öyle rahat ki içim
Ayırt edemem kendimi bir kayadan
Tapınmakta biraz minnacık bir kuşla
Bir ishak kuşu da, la il ilahe illallah der
Ben de la ilahe illallah derim
Ve doğruluk ve alçak gönüllülük ve sıkı dostluk
Ve el uzatma ve koruma ve insaf ve acıma
Ve sonra bir şaire zangoç dememek
İşte buyuran bunlar benim vicdanıma
Benim ayinim, düşünüp yapmaktır
Benim dinim, insan gibi yaşamaktır
İnanmışım: Taparım ben varlığa
Her kanat bana bir melek sesi getirir
Ne işim var peygamberle benim
Beni Hakka bir örümcek götürür
Kitabım işte yeryüzü kitabı
Bendedir iyilik, kötülük tohumu
Varırım hep böyle ta mezara dek
Yeniden dirilmek bizim nemize gerek
Taşır insanların hem aşkını, hem acısını
Bağrımdaki şu deli, şu ince yürek
İnsan gibi yaşamaktır bugün gerçek din
İnsan gibi yaşamak...
TEVFİK FİKRET